Öğretmen emeklisi: «Doğu'da açlık kaldı mı ki...» dedi. «Kaç kuruş yardım yaptın?..» «Tam elimizi cüzdana atalım dedik, bir Bakan, 'Doğu'da açlık yenildi' diye beyanat verdi.» Az konuşan Malmüdürü emeklisi: «Yalan mı?» dedi. «Açlık yenilmiş. Afiyet olsun! Açlık bile yenilip tüketilmiş!»
Yanında oturan delikanlı epeydir bir şeyler anlatıyordu ama onun kulağı radyodaydı, Ahmet Aslan'ı dinliyordu. Ayıp olmasın diye, dinliyormuş gibi görünmek için ara sıra başıyla onaylıyor, yerli yersiz 'evet, öyle' gibi şeyler söylüyordu. Bir ara "sen bilirsin abi bu gönül işlerini" diyen delikanlıya dönüp baktı oturduğu yerden, bilir miydi gerçekten gönül işlerini? Bilirdi bilmesine de, bu toy delikanlının gençlik hovardalıklarını gönül meselesi zannedip anlatması garibine gitmişti. Soğumaya dönmüş bardağından bir yudum çay daha alıp hafif bir tebessüm etmekle yetindi. Delikanlı da zaten kalkmaya niyetlenmişti. "Ne kadar abi?" diyerek cüzdanına davrandı. "5 lira yeter kardeşim." Delikanlının uzattığı parayı alıp paltosunun cebine koyarken, "Bereket versin, afiyet olsun." dedi samimi bir ifadeyle. "Eyvallah" diyen delikanlı sokak lambalarının solgun ışıkları altında uzaklaştı. Pilavcı radyosunun sesini açtı, şimdiki gençlerin sevdiği türden bir şarkı çalıyordu. Ne anlarlardı acaba bunları dinlemekten? Radyoyu kapatıp, kurumasın diye pilavını karıştırmaya gitti seyyar pilav arabasının yanına. Karşı kaldırımdaki kestaneci Dursun abi toparlanmaya başlamıştı, demek saat 10'a yaklaşıyordu. Elini peçeteye silip taburesine oturdu, dışı isli çaydanlıktan bir çay daha doldurdu.
Reklam
Derdini anlatmak için açlıkla terbiye olup ölüme yatmak günleri bitti zannetmiştim. Yanılmışım. Meğer bitmemiş. Öyle ya, zulüm ve düşmanlık bitmedi ki. Ne çabuk unutmuşum Habil ve Kabil’i. Mermer sunaklar yeni kurbanlarını bekliyor. Haydi, seyre duralım hep birlikte. Ne kadar da küçükmüş meğer. Sığamadık yeryüzü sofrasına. Kibir denizinde boğulmuşuz da haberimiz yok. Değirmenimiz susmuş, unumuz bitmiş. Fırınlarımız da kararmış, kalplerimiz gibi. Artık burnumuzda sıcak ekmek kokusu yerine kan kokusu var... İyi o zaman. Ne diyelim.. Afiyet olsun...
Sayfa 68 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Avusturya ve Çekoslovakya, Nazi ordusu diye bir şey henüz olağanüstü cılız iken, Alman emperyalizminin salak çılgın sözcüsü Hitler'e peşkeş çekildi. Hani şu Batı emperyalistlerinin casusluk yuvası yaptıkları Avusturya ile Dubçek enayilikte rahat bırakılmıyor diye uğrunda kanlı gözyaşları dökülen Çekoslovakya yemleri, Alman emperyalizminin taş atıp kolunu yormaksızın midesine indirtildi. "Afiyet olsun" denildi. Böylesine umutluydu "demokrat" emperyalistler, Alman emperyalizminin Sovyetler'e saldıracağından. Hitler ne yaptı? Dişine daha yumuşak gelen Polonya'yı, hiç değilse yarıdan çok yutar yutmaz, karşısına dikilen Kızılordu'dan önce, ünlü "Devlet Adamı" casuslarla doldurup içinden fethettiği yapma Fransız kalesini bir yıl dalındaki kurtlu armut gibi, bir yıl "Majino hattı" üzerinde çamaşır kurutarak çürüttü ve bir vuruşta ayakları altına bile bile düşürdü. O Almanya bu Almanya'dır. O Amerikan, İngiliz, Fransız demokrat emperyalistleri bu demokrat emperyalistlerdir.
Proleter Devrimci Aydınlık Dergisi, Haziran-Ağustos 1970Kitabı okudu
Çıktım. Birahane. Sekiz bira, bir kase fıstık. Masaya yumruk. Bağırdım, "Kainatta yapayalnızım!" Gülenler oldu. Bana alışmışlardı, hemen kovmuyorlardı artık. Yine de hesabı ödeyip gitme vaktimin geldiğini söyledi birileri. Bardağımı kaldırdım, "Giderdim elbet," dedim. "Giderdim dostlar! İnandığım birtakım değerler olmasaydı giderdim çoktan. Ama dehşetin dibindeyken, bütün dünya bana sırtını dönmüşken, beni hala ayakta tutan şeyler var çok şükür. Bunların başında da sizler geliyorsunuz. Şu birahanede içtiğimiz fıçı biralar geliyor. Bu hain, aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu! Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara! Hepinize afiyet olsun!
328 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
2000'li yılların başında sinema dünyasını kasıp kavuran bir film vardı hatırlar mısınız? İsmini vermek için acele etmeyeceğim çünkü sizi temin ederim ki hatırlamak zor olmayacak. Film; oyuncuları, aksiyon sahneleri, efektleri, müzikleri ile sinemaseverlerin hayranlığını kazanmış ve sinemada yeni bir çığır açmıştı. Ama hepsinden önemlisi neydi
Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler
Ekmek Yoksa Abur Cubur YesinlerRobert Albritton · Otonom Yayıncılık · 20168 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.