"Bize hiçbir şey yapmadılar –sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz."
Dağlar çekemezken bu yükü... İnsanoğluna emanet edildi...
Ama insanın üzerine çöken, onun belini büken yük çok ağır...
Sayfa 210 - Ötüken Yay.Kitabı okudu
Reklam
Hakikaten,ne gerek var!
Kabalık,onur açısından,başka her özelliğin yerine geçen ya da ona ağır basan bir özelliktir:En kaba olan her zaman haklıdır.(Quid multa?)*.Daha fazlasına ne gerek var? ... Bir kabalık,her türlü savı alt eder ve tüm aklı felç eder.
Hava Kuvvetlerinin Savaştaki Gücüne Dair
Fairchild'ın çıkardığı sonuç şöyleydi: "Doğru noktalara isabet eden on yedi bomba tüm metropol bölgesini tümüyle elektriksiz bırakmasa da, enerji dağıtımını önleyecektir!" On yedi bomba! Klasik akla kalsa, tüm şehir bombalanacaktı - bunun üzerine dalga dalga maliyetli ve tehlikeli bombalama akınları eklenecekti. Fairchild'ın göstermek istediği şuydu: Koca bir kenti tek bir darbeyle etkisiz hâle getirmek için aklınızı ve Norden'in bombalama vizörünü kullanmak dururken, buna ne gerek var? Pape bana dedi ki: Kesinlikle tek başına bombacının ya da yalnız hava gücünün savaşı kazanacağına inanıyorlardı. Üstelik savaşı kazanarak, kara ordularının yıllarca çarpışıp durduğu ve insan öğüten siperlerde milyonlarca kişinin telef olduğu Birinci Dünya Savaşı'ndaki gibi bir kitlesel kırımı önleyeceklerini düşünüyorlardı. Donald Wilson'un neden yarı şaka yarı ciddi, Maxwell'de neler döndüğünü bilse Ordu'nun Bombacı Mafya ekibinin tamamını hapse tıkacağını söylediğini şimdi daha iyi anlayabilirsiniz. Bu adamlar Ordu'nun parçası oldukları hâlde, Ordu'nun geri kalanının geçersiz ve eskimiş olduğunu söylüyorlardı. Kanada sınırına, ağır toplar, tanklar ve akla gelebilecek her türlü silahla desteklenen yüzbinlerce asker yığabilirdiniz ama bombacılar bunların ve bütün konvansiyonel savunma hatlarının üzerinden uçarak geçer ve sınırdan yüzlerce kilometre uzakta özenle seçilmiş birkaç hava akınıyla düşmana ağır bir darbe vurabilirdi.
Sayfa 49
Dedi ve yaptı...
Kâzım Karabekir tanıdıklarına: İdare tek ele doğru gitmektedir, diye şikâyet ediyordu. Kuvvetler birliği üzerine yapılan ilk Anayasa tartışmaları ağır olmuştu. Bir hukukçu, Mustafa Kemal'e: -Sizin kurmak istediğiniz sistem hiçbir hukuk kitabında yoktur, demesi üzerine Mustafa Kemal: Uygulanıp denemeden geçen işler prensip ve kaide haline gelirler. Ben yapayım, siz kitaba yazarsınız, cevabını vermişti.
Sayfa 304 - PozitifKitabı okudu
Öner ve Yücel Davası: 31 Mart 1947'de Atsız, Zeki Velidî ve arkadaşlarının beraatıyla sonuçlanan Irkçılık-Turancılık Davası'nın yankıları 1947 yılında başlayan Öner ve Yücel Davası ile devam etmiştir. Dava, 29 Ocak 1947'de İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer'in TBMM'deki bir konuşması ve Fevzi Çakmak'ın 05 Şubat
Reklam
1.000 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.