Efendim herkese merhabalar.
Bu hafta John Boyne’un Çizgili Pijamaları kitabını ele alıyor olacağız. Sıradan devam ediyoruz. Sizin verdiğiniz yorumlarla güzel bir listemiz oluştu. Bu listenin içinden sırasıyla devam etmeye çalışıyoruz.
Bu hafta ele alacağımız kitabı bir farklılık yaparak sondan başlayarak devam edeceğiz çünkü bazı kitaplar var ki
"Ah efendim, dedi, bizi bizden daha iyi biliyorlar; Mesnevi'yi de, Rubaiyatı da, Gazali'yi de, Farabi'yi de bizden daha çok okuyorlar; bizi bizden daha çok takdir ediyorlar; bizim bizden daha büyük düşmanımız yoktur efendim, yoktur.
BİRİNCİ MEZARCI
(Türkü söyler.)
Yıllar geçti sinsice sezdirmeden
Yaşım büktü belimi
Attı beni karaya denizlerden
Bir var bir yokmuş gibi.
(Bir kafatası çıkarır atar.)
HAMLET
Bu kafanın bir dili vardı içinde, türkü söylerdi
"Bunu alabilir miyim?" diye araya girdi Draco, yastıktaki kurumuş eli
gösteriyordu.
"Ah, Şanlı El," dedi Mr. Borgin, Mr. Malfoy'un listesini bırakıp Draco'nun yanına koşturarak. "İçine bir mum koyarsanız, sadece sahibine ışık verir! Hırsızlarla soyguncuların en iyi dostu' Oğlunuz zevk sahibi, beyefendi."
Mr. Malfoy, soğuk soğuk, "Umarım oğlum hırsız ya da soyguncudan daha iyi bir şey olur, Borgin," dedi. Mr. Borgin hemen düzeltti. "Estağfurullah, efendim,
saygısızlık etmek istemedim..."
Âh efendim seni önceleri de severdim..
Lâkin seni aşk ile sevmeyi,
Bir şiirde öğrendim.
Öyle naif,
Öyle yumuşak ki.
Başlarda şairin marifeti zannederdim.
Lâkin seni,
Senin Aşk'ını tanıdıkça
Bizim ne nebatatlara karşı sevgimiz ne kitap düşkünlüğümüz var. Ama insanlığı ilgilendiren en büyük, en hayati davalar karşısında ondan cok daha sağır, ondan çok daha körüz. Tabular, tabular. Her adımda şuura dur emrini veren bir jandarma neferi. Her kapının arkasında elinde bıçak bekleyen dilsiz bir harem ağası. Düşünme! Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp, "efendim, bizde filozof yetişmiyor." diye ah-u vahlar