İttihat ve Terakki’nin başı Enver Paşa! 42 yaşında hayata veda eden bir adam. Hikâyesinde Yok Yok savaş, aşk, gözyaşı, intikam, hırs, şehvet, özlem, kıskançlık ve çok derin bir yalnızlık..
Sürgün yıllarında Naciye Sultan’a yazdığı 400 kadar mektubu var.Müthiş bir derinlik, müthiş bir entelektüel birikim, bitmez tükenmez bir hasret ve cephelerden kır çiçekleri toplayıp mektupların içine koyacak kadar da büyük bir romantizm.
Aralarında dağlar, yollar, düşmanlar ve kurşunlar olsa da devlerin aşkı büyüktü: Enver Paşa ile Naciye Sultan.
Enver Paşa ve Naciye Sultan’ın hayatları çoğunlukla vuslatın hasretiyle sürmüştü. İki aşık Enver Bey’in Türkistan dağlarında şehit olmasına kadar defalarca birbirinden ayrı düşmüştü.
"Sevgili melek! Bugün çadırımın üzerinde sabah dolaşırken topladığım bir ilkbahar lalesini takdim ediyorum. Artık günde böylece cicime naçiz bir çiçek takdim edeceğim. Umarım ki Berlin demetlerine tercih edersin. Seni öpe öpe rüzgârlı, berrak, yıldızlı bu gecede, mehtapta senin güzel gözlerini araştırarak çekildim. Hava çok soğuk, üstümü yarım örten kürkümün altında titriyorum. Âh! Ne olur senin yanında olsam, sarılsaydım. Yavrularımı öp. Hüda'ya emanet olun ruhum"
Bir tren geçti yine tam o sıra
Ustura gibi kara,
Düdük çala çala,
Geçti şiirimin ortasından.
Kes şunu dedim, kes artık!
Oldu olacak,
Kan kardeşi olsun ruhumla yollar.
Ah umudum
Ah gözlerine bir ömür heba ettiğim.
Ah gülüşüne öldüğüm adam
Güçsüzlüğüme güç katanım
Seni gördüğümden beri bildiğim tüm yollar sana çıkıyor
Avuç içlerindeki her bir çizgiye ömrümü bağladığım
Seni sevmekten başka bilip bileceğim yok benim
Sabahları uyanır uyanmaz aklıma gelenim
Olur olmaz zamanlarda içimde birikiyorsun.
Sesinin her bir tınısına bin ömür adadığım
Hayatımı kokusuna emanet ettiğim
Ah sakallarına çiçekler ekeceğim adam
Ah gülüşüne bittiğim
Hiç bir sözlükte kelime anlamı yoktu gülüşünün
Ben de çok düşünmedim zaten
Kısaca hayatıma verilen en güzel hediyem
Ömrümün hediyesi
Bir yudum su gibi muhtaç olduğum
Göğüs kafesinin serçesiyim
Kalp atışınla hayata tutunuyorum
Ben senden bir adım öteye gidemem
Ne olur nefesinden , kokundan uzağa atma beni !
Gülbeyaz Özdemir
"Yollar ister çamur ve baltık içinde, ister kuru ve iyi olsun ister taşlı veya düzgün, ister yokuş aşağı ya da yokuş aşağı olsun hiç fark etmez;at hiç dinlendirilmeden ve düşünülmeden hep aynı hızla gitmek zorundadır..."
Sayfa 123 - Türkiye Íş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Bir trene binmek, rastgele defolup gitmek istiyorum, der
Attila İlhan Sisler Bulvarı'nda. Hepimizde var o biraz yola çıkma isteği, kimimiz olduğumuz yerden kaçmak istiyor, kimimiz anlamını kaybettiği hayatı yeniden bulmak. Sahi, sizinki neden?
Hayatın anlamı nedir?
Yaşıyor mu yoksa sadece nefes mi alıyoruz?
Sanki hep bir şeyler eksik gibi ama
Merhabalar yazardan bayadır kitap okumuyordum bu eseri görünce hemen başlayayım dedim zaten başlamam ile bitirmem bir oldu.
Jack London’ın köpeklere ilgisinin olduğunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.Okuduğum bir çok kitabında ya baş karakter köpek yada az da olsa mutlaka köpeklerden bahsediyor.
Kitabımızın içerisinde 3 öykü bulunmakta.Tabi kitabın adından da anlaşılacağı üzere bu üç öykü de köpekler ile ilgili.
İlk öykümüz olan ‘Kahverengi Kurt’ eski ve yeni sahibinin arasında seçim yapmak zorunda kalan bir köpeğin hikayesi.
İkinci öykümüz ‘Ah O Benekli’ ise baş belası bir köpeğin hikayesini anlatıyor.Sahipleri köpekten kurtulmak için dünyanın öbür ucuna gönderiyorlar ama köpek yine geri geliyor hikaye boyunca da kurtulmak için çeşitli yollar deniyorlar.
Üçüncü ve son öykümüzün adı ise ‘Batard’
konusuda sahibinin köpeğe kötü davranması hatta zulmetmesini anlatırken aynı zamanda da köpeğinde sahibine kinlenmesini anlatıyor.
Yazarın kalemini çok seviyorum,betimlemeleri beni benden alıyor.Bu eserde yine çok güzeldi hatta rs dönemimden çıkmama sebep oldu o yüzden okuma anlamında beni mutlu etti.Tavsiyemdir okuyun,okutturun