Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sizce iman bakımından en güçlü olan kimlerdir?" diye sormuştu ahsabına... "Meleklerdir ya Rasûlullah..." "Melekler zaten Allah'a ibadet için yaratılmışlardır." "Peygamberlerdir ya Rasûlullah..." "Peygamberlere vahiy Allah'tandır." "Ashabındır öyleyse..." "Sizler de Peygamberinizle görüşüp konuşanlarsınız." "İmanı güçlü olan kimlerdir öyleyse Ya Rasûlullah?.." "Beni görmeden ve tanımadan inanan ve seven ahir zaman ümmetimdir." O'nu (s.a.v) hakkıyla sevmek, O'na (s.a.v) tâbi olmak, O'nun (s.a.v) yolundan yürümeye çabalamak, imanın en üst mertebesidir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Stresten kaynaklanan kavgalarda ölüm oranını azaltmak üzere gagaları kesilen yüksek teknoloji ürünü tavuklar çoğu zaman dörtlü hatta beşli gruplar halinde "12'ye 18'lik" bir kafeste yaşamakta ve yumurtlama dönemlerinin düzene girmesi için, on güne varan sürelerle yiyecekten ve sudan yoksun bırakılmaktadırlar. Domuzlar, herhangi bir yalıtım maddesinin bulunmadığı çıplak beton zeminler üzerinde yaşamaktadır; fiziksel koşullardan ve stresten dolayı, ayak çürümesi, kuyruk ısırması ve birbirini yeme yaygın hastalıklardır. Dişi domuzlar, yavrularını metal bir ızgaranın ardından emzirmekte, anne ve diğer yavrular arasındaki doğal temas engellenmektedir. Danalar çoğu zaman karanlık içinde tutulmaktadır ve etraflarında dönmelerine, hatta normal bedensel duruşlarına bile imkan vermeyen daracık ahır tezgahlarına zincirlenmişlerdir. Bunca işkence sonucu hastalığa karşı dayanıksız olma ihtimallerinin yüksek olmasından ötürü, bu hayvanlar sürekli olarak tıbbi bir perhize tabi tutulmaktadır; zira otomatikleşmiş hayvan üretimi, hormonlara ve antibiyotiklere dayanmaktadır. Ortaya ne tür bir yiyeceğin çıkacağı olgusu bir yana, böylesine sistematize edilmiş bir acımasızlık, her türlü tutsaklığın ve köleliğin her biçiminin kaynağının ya da modelinin tarım olduğunu akla getirmektedir.
Sayfa 129
Reklam
Ey Gönül Dikkat et ahir zaman bu! Nefsine uyup da surete aldanma.. İblisin bile maşallah dediği kullar var. Seveceksen sev vefa nedir, takva nedir bileni İçinde Cennet saklayan virane kullar var..
Aşk, dünyanın en iyi lokantasında aşçı olup en güzel yemekleri yaparken, karının yaptığı o kötü yemekleri koşarak yemeğe gelmektir
Demek onlar çaykolik olmanın neye benzediğini bilmiyorlar
Zaman
"Neylesin Ahir Zaman? Dünya çok değişti. İsimlerden başka her şey değişti. Bir iki oda ve salondan oluşan bir ev; bu evde baba-ogul, gelin-kaynana, dede-torun beraberce yaşanıyordu. Mutfak, oturma odasi, yatak odasi, banyo... Her şey aynı yerde idi. İnsanlar böyle bir evde yaşıyor ve mutlu olabiliyorlardı. Şimdi evler bölündü; baba bir evde, oğul başka evde. Evler gibi evin içi de bölündü; oturma odasi, yemek odasi, yatak odasi, çocuk odasi... Her yer ayrıldı. Geniş ve masraflı evler geldi, huzur ve rahatlık gitti. Suçlu belli: Ahir zaman!"
Reklam
Şit (a.s) bin sene yaşamıştır. Beş yüz yaşındayken diyorlar ki; ‘’Kaldığın yer rahat değil. Sana şöyle rahat bir yer hazırlayalım…’’ Diyor ki; ‘ Beş yüz sene ömrüm kalmış. Beş yüz sene için değer mi?’ Diyorlar ki ; ‘’Ahir zamanda öyle bir ümmet gelir ki , ömürleri elli, altmış sene olur, ama bir ev yetmez. İki, üç evi hatta köşkleri, sarayları olur.’’ Bunun üzerine Şit(a.s) şöyle diyor; ‘’Öyle mi? O zaman desenize onların ömürleri gibi akılları da kıt olur. Teklifiniz için teşekkür ederim ancak insan, kendisine gerektiği kadar mal mülk edinmeli. Devamlı yurdu olan ahiret için hazırlanmalıdır.’’
Sayfa 224Kitabı okudu
Dünya telaşına karışma vakti. Kravatları sıkmak gerek. Bu modern zaman köleliği. Bir bilsen ne kadar yorgun düşüyorum. İnsan karnını doyurmaktan geçiyor, bir hırs deryası. Şairin dediği ''kurtlar sofrası''. Kim daha çok nasıl kazanırım derdinde, karınlar şiş,akıllar nefsin kölesi. İnsanların tek derdi milyonlarca evin olduğu bu dünyada ''bir evim olur mu acaba''. Tek zeka örneğinin daha çok kazanan olduğu bir nesil. Öyle bir zaman ki zincirler ahir zamandan kopuyor sanki kıyamete. Müslüman dünyası kanıyor sessiz çığlıklarla. Gözler kör, diller lal olmuş bu vahşeti figana.. Hepimiz elimden gelse diyoruz. Diyoruz ya elimizden gelsin diye ne yapıyoruz, orası muamma. Bir çocuğun şekeri toprağa düştü diye ağlaması gerekirken,ölen anne babasına, minicik vücudundan kopan koluna veya bacağına ağlıyor. Bir anne çocuğunu sokakta oyuna daldı diye merak etmesi gerekirken, kurşunlar yavrumu da vurur mu ki diye düşünüyor. Bir baba ki çouğunun ölüsünü kucağına almak zorunda kalıyor. Ne fragman, ne senaryo; Hepsi acı gerçek. İnsanın en çirkin yüzü, müslümanlığın hazin sesi. Kalemin bile yazmıyor bunları. Aklın nasıl alsın ki? Kusursuz olan İslam, günümüz Müslümanları gaflette.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Mustafa Kemal Atatürk
Örneğin okulda, Atatürk'ün karga kovaladığını bilirdik ama 5000'e yakın kitap okuduğunu bilmezdik. Laikliğini az çok bilirdik, ama Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci Yunanlılarca yıkılan, ahır yapılan yüzlerce camiyi tamir ettirdiğini bilmezdik. İçki içtiğini duyardık da. Kur’an’ın ilk gerçek tefsir ve tercümesini yaptırmak için verdiği mücadeleyi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.