Abdullah Tukay Cemiyeti
1967 yılında Finlandiya Tatarları köklerinin vatanı olarak kabul ettikleri Tataristan, daha doğrusu Kazan ile bir ilişki kurma yolunu buldular. Aslında onların kökleri ufacık Tataristan Cumhuriyeti içinde değildi. Doç. Dr. Ymar Daher'in kurduğu "Abdullah Tukay Cemiyeti" aracılığı ile başta kendisi Kazan'a gidebilmiş,
Mançurya'da Türkler: Harbin Türk-Tatar Dini ve Milli Cemiyeti
Mançurya'nın merkezinde kuzeyde ufacık bir kasaba olan Harbin 1896'da Çin tarafından verilen imtiyazla Rusya'ya geçmiş DÇD inşaatına başlanınca da burası idari merkez olarak belirlenmiş, bu da kasabanın hızla büyümesine neden olmuştu. DÇD burada bir hayli okul, yüksekokul, tiyatro, alış veriş merkezleri, hastanelerin açılmasına ön
Reklam
SELÂM SANA Türk Müverrihi Ahmet Refik Beye Ey muhterem Ertuğrul’un gözbebeği, Ey sevgili Gazi Osman, Ey gün yüzlü, altın kalpli erkek aslan. Ey Kayıhan oymağının asil beyi
Çiğdem Toker Sözcü gazetesindeki köşesinde yazdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 56 sayfalık bir raporunu aktaran Toker; Ensar, TÜRGEV, TÜGVA, T3, Aziz Mahmud Hüdayi gibi; yönetim profillerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hem akrabalık hem de siyasi bağlar ile yakınlığı bulunan vakıflara, İBB olanaklarıyla verilen hizmetleri ortaya
Sayfa 134 - İnkılap Kitabevi
"kEşke yUnAn gAliP geLseydi!"
Karailyas tepelerinin üzerinden güneş batarken Cemil Cahit Bey ve karargâhı 13. Alay şehitlerinin defnedildiği bayıra gelirler; sıra sıra onlarca çukur. Açık bir mezarın yanı başında yatan bir şehit subay Kurmay Başkanı Binbaşı Ahmet Fatin Bey'in dikkatini çeker. Yanına vardığında tanıdık bir sima görmenin acısıyla başı düşer: "Ne oldu Fatin Bey? Tanıyor muydun yüzbaşıyı?" Binbaşı derin bir nefes alarak zihnini zorlar: "Bu babayiğit, Yüzbaşı Nazmi'dir kumandanım. Merhum Ahmet Rıfat Beyin emir subayıdır. Ağabey-kardeş gibi severlerdi birbirlerini, ancak bir hafta ayrı kalabildiler." Cemil Cahit Bey yan yana dizilen aslanlara bakarken içi acır: "Yoksulluk Fatin Bey, kahrolası yoksulluk. Başımıza gelen bunca felakete direnirken silahımız yoksulluğumuzdu. Ama bugün bir köprü yapacak malzememiz olmadığı için bu çocukları kurban verdik." Sonra gözü hemen yüzbaşının yanında yatan bir ihtiyat zabitine takılır. Daha yüz hatları oturmamış, sakalı bıyığı belli belirsiz, ana kuzusu bir Istanbul çocuğudur belli ki: "Misal, bak şu aslan parçasına. Çocuk yüzünde tebessüm var, görüyor musun? Ama onu burada hayatından vazgeçmeye mecbur eden bu milletin yoksulluğudur. Karşıdaki çakalları buraya toplayan da." Asteğmen Tevfik, 2. Tabur emir subayı, yüzünde tebessümüyle vatana eklenir. Üç hafta önce Yüzbaşı Süleyman'a "kaybetmekten hiç korkmadınız mı?" diye soran o tedirgin çocuk zaferi görmüştür. Artık korkacak bir şeyi yoktur.
Sayfa 282 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Harf devrimiyle ilgili bilinmeyen şeyler
Türkiye'de de 1 Kasım 1928'de Harf Devrimi, 1932'de de Dil Devrimi başlamıştı. Bunun ağır sonuçları yıllar sonra ortaya çıkacaktı. Sanıldığı gibi Atatürk Harf Devrimi ve diğer devrim ve inkılâpları yapma kararını savaştan sonra almamıştır. Bu çok önceden beri amaçları arasındaydı. Daha 1907 yılında Mustafa Kemal, harf devrimi de
Reklam
72 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.