Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“‘Beni kimler mi ayıplıyor? Hiç şüphesiz, pek çok kişi... Ve bana doyumsuz da diyeceklerdir onlar. Ama benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok: Huzursuzluk benim doğamda var; öyle ki zaman zaman o yüzden acı bile çekiyorum...” 'İnsanların huzur ve sükûnet içinde olmakla yetinmeleri gerektiğini söylemek yararsızdır, çünkü onlar hareket etmek için doğmuşlardır ve diledikleri canlılığı bulamadıkları takdirde onu kendileri yaratırlar. Milyonlarca kişi benimkinden bile daha durgun yaşamlara mahkûmlar ve hepsi de kaderlerine karşı sessiz bir isyan halindeler. İnsanların toprakla örttüğü nice hayat yığınlarında kim bilir ne denli isyanlar mayalanmaktaydı? Kadınların genellikle çok sakin olmaları beklenir ama hissetme konusunda onlar da erkeklerden farksızdır; onların da yeteneklerini çalıştırmaya ve çabalarını yönlendirebilecekleri bir alan edinmeye en az erkek kardeşleri kadar ihtiyaçları vardır. Onlar da kalıplaşmış yasaklardan ve mutlak durağanlıktan tıpkı erkekler gibi acı duyarlar. Daha ayrıcalıklı türdeşlerinin onların muhallebi yapıp, çorap onarmakla, ya da piyano çalıp nakışlı çantalar üretmekle yetinmeleri gerektiğini söylemesi ise, tam anlamıyla bir dar kafalılıktır. Şayet kadınlar geleneklerin onların türü için yeterli gördüğünden fazlasını yapmak ya da öğrenmek istiyorlarsa, onları yargılamak ya da onlarla alay etmek düşüncesizlikten başka bir şey değildir.”
Jane Eyre, Charlotte BronteKitabı okuyor
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Istırap içindeki bir ruhla alay etmek ise korkunç bir şeydir. Bunu yapanların yaşamı güzellikten uzaktır. Dünyanın tuhaf biçimde basit ekonomisinde, insanlar ancak verdikleri kadarını alırlar; olayların dış görünüşünden öteye geçecek ve acıma hissedecek hayal gücü olmayanlara ise küçümseme dışında nasıl bir acıma gösterilebilir?
Sayfa 135 - Can YayınlarıKitabı okuyor
..kişi, hem Allah'a tevbe ettiğini söylüyor, hem de farzları yapmamakta veya haramları işlemekte ısrar ediyorsa bu tevbesi makbul değildir. Hatta bu, Allah' la alay etmek gibidir. Allah'a asi olmakta ısrar ettiğin halde O'na nasıl tevbe etmiş olabilirsin ki
96 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Wanda, Polonyalı öksüz ve fakir bir kızdır. 13 numaralı sınıftaki kızlar onun hep aynı mavi elbiseyi ve aynı topuklu kahverengi, bağcıklı ayakkabı giymesiyle alay ederler. O ise, dolabında 100 elbise olduğunu söyler. Bir gün bir resim yarışması olur. Wanda çizdiği resimle 1. Olur ama ödülünü almaya gelmez çünkü onlar artık taşınmıştır. Onunla sürekli dalga geçen Peggy ve Maddie ise gitmemeye ikna etmek için evine kadar giderler ama bulamazlar. Sonra ona bir mektup yazarlar. Mektubun karşılığı da Noel günü gelir. Çizdiği mavi elbisenin Peggy’ ye , yeşil elbisenin Maddie’ ye verilmesini ister. Peggy anlar ki aslında resimler kozlara benzemektedir. Onlar ona kötü davransa da Wanda kendilerini sevmiştir. Yazar yıllar önce okullarında dalga geçtiği sınıf arkadaşı için özür mahiyetinde bu kitabı yazmıştır. Bu daha güzel bir ayrıntı. Belki yollar sonra affedilme isteği…
Yüz Elbisenin Sırrı
Yüz Elbisenin SırrıEleanor Estes · Beyaz Balina Yayınları · 2017154 okunma
Reklam
Alay etmek
Kim, müslüman kardeşini işlediği günahından tevbe ettiği halde o günahtan ötürü ayıplarsa, o kimse ölmeden önce o günahı işlemekle cezalandırılır. Hz.Muhammed (s.a.v)
Sayfa 107 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
"Yolun zorlu, mücadelen meşakkatli olacak. Buna rağmen sen ilerlemek için elinden gelen her şeyi mütemadiyen yapacaksın. Yolculuğu seveceksin. Bu sevgi içindeki ateş olacak. Böylece bu yakıt seni yol boyunca götürecek. Lakin bazen karşına aşılmaz denilen dağlar çıkacak. Sen diyeceksin ki ben bu dağları aşarım. Onlar seninle alay edecekler. Küçük görecekler. Sen nesin ki ne olabileceksin diyecekler. Sen buna rağmen yılmayacaksın. Üzüleceksin. Kızacaksın. Fakat onlara kendini ispat etmeye çalışmayacaksın. Sen sadece "her şeyi iyi etmek için" çalışmayı sürdüreceksin. Görenler görecek. Seninle olanlar olacak. Sen yine de sevgini içinde taşıyacaksın. Bu sevgi sana yol göstermeye devam edecek. Tüm acı ve üzüntülerine rağmen seni güçlü kılacak. Bir gün gelecek ki geriye dönüp baktığında en güzel günlerin o zorlu mücadele günlerin olmuş olacak. Çünkü yolu değerli kılanın uğrunda ilerlenen olduğunu sen bileceksin. Bunu hep hatırlayacaksın, ona göre yaşayacaksın." (Jack Brighty'den)
Lütfundan bir pay almak için halka alçakça dalkavukluk etmek, fazla iltifatlarla sevgi ve saygısını satın almak, birçok deli el çırpınca hararetle peşlerinden koşmak, bir çok gürültülü alkışla sarhoş olmak, tanrı tasviri gibi kendini zafer alaylarında taşıtmak, ya da ayak takımı görsün diye pazar yerinin ortasında havaya kaldırılmak kadar çılgınca bir şey var mıdır? İnsan adına bile layık olmayan kimselere takılan şu isimler, şu lakaplar, yapılan tanrısal törenler, en iğrenç zalimler için yapılan o açık tanrısallaştırmalar, bütün bu şeyler, ne kadar alay edilse gene az olan gülünç delilikler değil midir?
Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Kalbimin bir köşesinde bu acıya inanmamazlık, hem de bu acıyla alay etmek yeşerirken , yine de acı çekmeyi sürdürürdüm. Bunun tek sebebi can sıkıntısıydı. Tembelliğin ve bir şey yapmamanın verdiği sıkıntı beni eziyordu
Reklam
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Büyüklüğünce hissediyor, evet demek istiyordum bu dipdiri, dopdolu, eksiksiz, bir gülüş gibi çınlayan Var'a, kabul etmek, evet demek istiyordum, evet, öyle, Var. Ama ardından öteki beliriyordu yeniden, daha da acımasız, öteki öfkeli, küf renkli, çürümüş, köpeksi dişleriyle sırıtarak, bu saçma esrimelerle, bu çocukça duygulanışlarla alay ederek, oyunun cezası olarak daha büyük düşüşleri hazırlayarak, yaşama­nın da ölmenin de değersizliğini, boşluğun boş olan sesiyle söyle­yerek üzerime abanıyordu. Gövdem gelip bir ayağın onu ezmesini bekleyen boş bir teneke kutuya dönüşüyordu, yalnızca bu düşüş vardı işte, bu yılan sokması, bu zehirlenme, bu kuntlaşma .. Gençlik Düşü Ayhan Geçgin
Sayfa 111 - MetisKitabı okudu
“Anlamıyorum! Ne demek oluyor bu? İnsanı küçük düşürmek, çektiği acılarla alay etmek! Böyle... Böyle şey olmaz! Hayatımda ilk kez karşılaşıyorum!”
BECKETT: Bu sizinki de tersinden ırkçılık! Katlanılır şey değil. Ah, bazılarının alay etmek için size neden "beyaz zenci" dediğini anlıyorum. GENET: Ben kendimi Beyazların ezdikleri arasında görüyorum. İsyan eden ezilenler. Belki ben beyaz ve pembe renkleri olan bir siyahım, ama SİYAH.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.