Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üniversitelerinden bile ilim ve ahlâkın kovulduğu bu yurdun Alpaslan'larla Akşemsettin'lerin yurdu olduğuna kim inanır şimdi?
TBMM Kürsüsünden Atsız'a Hücum: 1962 Mart'ında CHP milletvekili Osman Sabri Adal'ın TBMM kürsüsünden Atsız'a hücum etmesi bazı gazetelerde yer aldığı gibi Millî Yol'da da genişçe yer alır. Konu Tedbirler Kanunu'dur. Başbakan İsmet İnönü ile meclisteki partilerin genel başkanları Adalet ve Anayasa Komisyonu'na bir
Reklam
"Hayalle gerçek arasındaki uçurum, maddecilikle doldurulamazdı. Naaşını fırlattı uçuruma. Don Kişot'u kitaplar çıldırtmıştı, Beşir'i ise kitaplar öldürdü." Cemil M.
Her gün on bin yiğit doğar anadan Kimi Akif olur, Kimi Yavuz Han Yüz bin Fatih Mehmed, yüz bin Alpaslan Dirilir ha, dirilir ha, dirilir.
Sayfa 34 - Kadim YayıneviKitabı okudu
70'li yıllarda Türkiye'de de Avrupa'da olduğu gibi coşkulu bir atmosfer vardı. Sol fikirler destek bulmaya, yandaş kazanmaya başlamıştı. Bir tür 68 Mayıs'ı yani... Ama orada, gelenek her zaman daha güçlüydü. Bir tepki hareketi ortaya çıktı. Aşırı sağcılar, Alpaslan Türkeş adında birinin etrafında örgütlendiler. Önce üniversitelerde küçük gruplar oluşturdular, sonra Anadolu'da gençleri örgütlemeye başladılar. Bunlar kendilerine "Bozkurtlar" diyordu. Ya da "Ülkücü Gençler"; dernekleri de "Ülkü Ocakları"ydı.
Sayfa 204Kitabı okudu
Eğer, bilimsel olmayan, tarihsel gerçeklerle ters düşen, Alpaslan Türkeş'in büyük bir bilinci yansıtan ifadesi ile "Onlar ne kadar Kürt ise ben de o kadar Kürt'üm, ben ne kadar Türk isem onlar da o kadar Türk'tür." şeklinde ifade edilen Türk milliyetçiliğinin Kürt anlayışına ters düşen bu görüş yaygınlık kazanırsa PKK dağda ulaşamadığı neticeye gönüllerimizde ve kafalarımızda ulaşmış olur.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Türk milliyetçiliğinin 20. yüzyılın ikinci yarısındaki tek lideri olan Alpaslan Türkeş'in 1960'larda geliştirerek ortaya attığı 9 Işık doktrini, Türk milliyetçiliğinin düşünsel plânda önemli bir politik atılımını temsil eder. Ancak, Türkeş'in ortaya attığı teorik çerçeve üzerinde Türk milliyetçisi aydınların yeterince durduğunu söylemek mümkün değildir. Bundan dolayı 9 Işık doktrini, 1970'lerin sonunda bir durgunluğu yaşamaya başlamıştır. 1980 ve 90'lı yıllarda ise 9 Işık bir yandan Türk milliyetçileri için bir eylem programı olma niteliği taşır, öte yandan bir hayatı anlama biçimidir. Türk milliyetçisi hareketin bir çatışma süreci içine çekilmesi 9 Işık yaklaşımının teorik çerçevesi üzerinde yeterince çalışılmasını engelleyen ikinci bir nedendir. Özetle, 9 Işık bir eylem programı olarak yaşama geçmese dahi, siyasal Türk milliyetçiliğinin dirilişini temsil etmesi açısından önemli bir başarıdır.
Her insan mutlu olamaz. Çünkü gereğinden fazla özler dünü. Hak ettiğinden fazla düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü. Her insan mutlu olamaz. Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları. Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri. Ve asla göremez yanı başındakileri.
27 Mayıs ayaklanmasının önde gelen isimlerinden Alpaslan Türkeş'in bir açıklaması var. Türkeş diyor ki: "En iyi bir askeri idare, en kötü bir sivil idareden daha kötüdür."
Dışarıdan yönetilen bir ülkede, halkın kendi kendisini yönetiminin, yani demokrasinin varoluşu için en temel koşullar bulunmuyor demektir.
Sayfa 128 - İmge Kitabevi Yayınları, 3. Baskı, Kasım 2001Kitabı okudu
Reklam
Elle sürme ve su ile sıvazlayarak temizleme anlamına gelen "mesh" fiilinden türetilen Mesih kelimesi literatür bakımından ise birinin kral ya da peygamber olması için yağ ile yağlanması, kutsanması ve özel olarak seçilmesi anlamına gelir.
Eski Türk dilinde büyü, "büyü, bügi, bügü şeklinde yazılmakta ve sihirbaz, din adamı" anlamına gelmekteydi.
Yedi kapılı Thebai şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazıyor, Yoksa krallar mı taşıdı kayaları? Bir de Babil varmış, boyuna yıkılan, kim kurmuş Babil'i her seferinde? Altın şehir Lima'nın hangi evinde oturmuş acaba yapı işçileri? Nereye gittiler dersin Çin Seddi'nin bittiği gece, duvarcılar? Yüce Roma'da
Geç modern çağa kadar insanların %90'ından fazlası, her sabah erken kalkıp ter içinde kalana kadar dek çalışan köylüler olarak yaşıyorlardı. Ürettikleri fazladan gıda, tarih kitaplarını dolduran küçük bir azınlığı doyuruyordu: krallar, bürokratlar, askerler, rahipler, sanatçılar ve filozoflar. Tarih çok az insanın "yaptığı", geri kalanların da tarla sürdüğü veya su kovaları taşıdığı bir şeydir.
ispanya' da Franco' ya "Coudillo"; Almanya' da Hitler'e "Führer" ; Italya' da Mussolini' ye "Duçe" ; Türkiye' de ise Alpaslan Türkeş'e diğerleriyle aynı anlama gelen "Başbuğ" diyordu partili arkadaşları.
902 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.