Küresel çetenin en karanlık isimleri 1. Dünya Savaşı nda 50 olan ülke sayısını
200'e çıkardığını söyler. Bundan sonra da 5 bine çıkararak, yönetimesi daha kolay küçük parçalara böleceğiz der. Bu
kişilerin Türkiye için de benzer planları var ve bunun izlerini Anayasa taslaklarında görmek son derece kabul edilemezdir.
Bugün Türkiye'de fiilen kaymakamlık ve valiliği il ve ilçe başkanları yapıyor, fiili bir durum...
Bunların çok daha farklı yetkilerinin olması lazım. Reform tasarısına ayrıca geleceğim. Yalnız bu kangren midir? Bir yer de bir sıkıntı var, bir yerde bir kopukluk var...
Bu biraz da bu sistemden kaynaklanıyor. Yani sistem kuvvetler ayrılığı üzerine değil de fiilen kuvvetler birliğine dönüştü ve sandıktan çıkanlar diyorlar ki, yasama, yürütme ve yargı bizden sorulur. Halbuki bu adı üstünde Anayasa'da yürütme ayrıdır, yasama ayrıdır, yargı ayrıdır, bunlar bağımsızdır.
Birbirini dengelerler. Bu yapıdan da demokrasi, insan hakları, hukuk devleti çıkar, yani kuvvetler ayrılığından. Kuvvetler birliğinden ne çıkar? Diktatörlük, otoriter demokrasi çıkar.
Güdümlü demokrasi çıkar.
Sayfa 144 - Birey Yayıncılık: ikinci Baskı Nisan, 2001Kitabı okudu
O bir hukukçu değildi. Hak ve adâleti tevzî etmek hususunda hiçbir tecrübesi de yoktu. Lâkin O'nun Vedâ Hutbesi, en mükemmel ve müstesnâ "İnsan Hakları Beyannâmesi" oldu. Değişmez bir anayasa oldu.
Top atışları Müslümanlara padişahın onlara bir anayasa bahşettiğini açıklıyordu, bu anayasa bütün Avrupa anayasalarından daha özgürlükçü, daha liberaldi, ama bu yaşlı Türkler hükümdarlarının bu armağanını büyük hoşnutsuzlukla karşılıyorlardı.
Sayfa 66 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor