Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
toprakların çoğu, toprağa yabancılaşmış olan insanların elinde. Toprak aşkı diye bir şey yok onlarda. Gelecekte de ne olacağını ancak tanrı bilir. Ben hala, toprağın, köylülerin eline geçmesinin daha iyi olacağı kanısındayım. Çünkü o zaman, kimse toprağı köylülerin elinden alamayacaktır.
Sayfa 66 - AyrıntıKitabı okudu
Mahvolmuş hayatlar olağandır. Bilgeler içinde, ahmaklar içinde. Ancak o mahvolmuş hayat bizimki olduğunda, işte o zaman farkına varırız intiharların, ayyaşların,hapishane kuşlarının, uyuşturucu müptelaları ve benzerlerinin.
Reklam
Kötülük sorunu- Epikuros
Tanrı kötülüğü önlemek istiyor ancak önleyemiyor mu? O zaman kadir-i mutlak değildir. Engelleyebilir ve istekli değil mi? O zaman kötü niyetlidir. Hem istekli hem de kadir mi? O zaman neden dünyada kötülük var? Ne istekli ne de kadir mi? O zaman ona neden Tanrı diyoruz?
"Hayatımızda nispeten önemsiz değişiklikler yapmak istiyorsak, dikkatimizi uygun bir biçimde tutum ve davranışlarımıza verebiliriz. Ancak çok önemli, büyük bir değişiklik yapmak istiyorsak, o zaman temel paradigmalarımız üzerinde çalışmamız gerekir. Thoreau'nun dediği gibi: Kötülüğün yapraklarını kesen her bin kişiye karşılık, ancak bir kişi köküne saldırır: Biz de yaşantımızda çok önemli değişiklikler yapmak istiyorsak, o zaman tutum ve davranışlarımızın yapraklarını kesmekten vazgeçerek kökler üzerinde, yani, tutum ve davranışlarımızın kaynağı olan paradigmalar üzerinde çalışmalyız."
Sünnet, siyer, hadis düşmanlarına, adına ne derseniz artık.*
“Biz, bütün peygamberleri ancak Allah'ın izni (emri) doğrultusunda kendilerine itaat edilsin diye gönderdik. Onlar, (o tâğûtta muhakeme olmaya gitmek isteyerek) kendilerine yazık ettikleri zaman, (pişman olarak) sana gelip Allah'tan bağışlanmalarını dileselerdi, Peygamber de onlara mağfiret dileseydi, elbette Allah'ı, daima tevbeleri kabul edici ve çok merhamet edici bulurlardı.” *** “Hayır! Öyle (dedikleri gibi) değil. Rabbine andolsun ki (onlar) aralarında ihtilaf ettikleri meselelerde seni hakem yapmadıkça, sonra da verdiğin hükümden içlerinde bir sıkıntı (ve şüphe) duymadan, (sana) tam teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” Nisa Suresi 64-65.Ayet
Küçük görülen Günahlar!!!!
Ebû Hureyre'nin naklettiği, "kul bir günah işledi mi onun kalbine siyah bir nokta konulur. O bunu tevbe ve istiğfar ile silip attığı zaman kalbi cilalandırılır. Ancak tekrar günah işlerse siyah noktalar artar. Nihayet onlar kalbini tamamen kuşatır. İşte bu Yüce Allah'ın Kur'ân'da buyurduğu pastır" şeklindeki hadisle bu kavram açıklığa kavuşmuştur (tebyin).
Reklam
George'den sayfa 50 "Eskiden onunla birlikteyken çok eğlenirdim. Ona bir sürü şaka yapardım hayatını kendi kendine sürdüremeyeceğini gördüğümde. Şaka yaptığımı bile anlamazdı, o kadar aptaldı. Ben de eğlenirdim ona böyle şakalar yapıp. Onun yanında kendimi çok akıllı biriymişim gibi hissederdim. Ona ne söylersem yapardı, ne kadar saçma
O, herkese eşit mesafede durmak istiyordu. Her görüşe değer veriyor, her fikre saygı duyuyordu. Zaman zaman arkadaşları bu tutumunu acımasızca eleştirseler de O, bu düşüncesinden vazgeçmiyordu. Yüksek sesle yapılan politik tartışmalardan kaçınıyordu. Kimseden çekindiğinden değil, arkadaşlarına saygısındandı geri duruşu… Halbuki birçoğundan daha fazla okuyor, gündemi takip ediyor, ancak güvendiği ortamlarda fikrini söylüyordu… Tartışmanın tırmanmayacağından, kırıcı olmayacağından emin olduğu ortamlarda. Bu suskun hali bazı arkadaşlarını rahatsız ediyor, O'nu "renksiz" olmakla suçluyorlardı. Kendisi bana bunları hiç anlatmadı. Bu gibi konuşmalar geçtiğinde orada olan bazı arkadaşlarından duydum, nasıl üzüldüğünü… O'nun üstüne geldiklerinde, yüzünde tebessümle dinliyor, cevap vermeden oradan ayrılıyormuş. Bence önemli konuların, yani memleketimizi ilgilendiren konuların bu üslupla tartışılmasından yana değildi. Ne politika, ne futbol, ne de masada oturanların herhangi bir konuda savunduğu fikirleri küçümsemek, O'na uygun bir davranış değildi! Sabrı, O'nu sonradan pişman olacağı sözler söylemekten koruyordu...
Sayfa 111 - Doğan KitapKitabı okudu
76 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
kırılganlığın fenomenolojisi
“Suçluluk hissinin ve hastalığın, kaygının ve yiyip yutan hüznün, paramparça olmuş bekleyişlerin, düşüncenin kanatlanmasına izin vermeyen duygulanımların, otistik bir tecrit durumuna dek varan yalnızlığın…” bunların ne kadarı, hangi dozda tanıdık size?
Eugenio Borgna
Eugenio Borgna
bir psikiyatrist olarak kırılganlığın fenomenolojisini çiziyor, bunu yaparken
Şu Bizim Kırılganlığımız
Şu Bizim KırılganlığımızEugenio Borgna · Yapı Kredi Yayınları · 2018666 okunma
Mala sahip olmak, dünya hayatı için gereklidir. Ancak bunu mala "sahip olmaktan" çıkartıp mala "ait olmaya" dönüştürünce, işte o zaman âhiret hayatı maalesef unutulmuş olmakta ve felaket haberleri kaçınılmaz hale gelmektedir. Mehmet Okuyan
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.