Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.
Adam "Ne yaşadım ben... Ve yaşamaktayım. Evet, sonunda bir döngüyü kırdım... Fakat başka döngülerin eşiğindeyim şimdi. Onlara, diğerlerine ne anlatabilirim gerçekten... Belki onlara yarımlığımı, eksikliğimi anlatabilirim. Karanlığımı ve Gölge benliklerimi anlatırım belki. Belki tüm varlığımla içinde olduğum, hissettiğim rüyalarımı anlatırım. Kendime, hayata yabancılığımı da anlatsam, fazla mı olur... Peki gerçekten ne anlatmak istiyorum ben ve kime anlatacağım bu kadar şeyi... Önce kendime sonra dostlarıma anlatırım belki."
Gözlerini karanlığın, Kambur Balinanın Midesinde açan Adam oraya nasıl geldiğini anlamaya çalışır. Uyandığı andan öncesini hatırlayamaz. Kafasının içinde birbirini boğan düşüncelerin, seslerin arasından sıyrılıp hayatta kalmaya ve içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamaya, anlamaya çalışır.
“Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.”
kitapyurdu.com/kitap/kambur-ba...
"Bir fısıltı var; çok inceden duyduğum Sönük bir fısıltı, tam olarak duyamadığım ama tanıdık bir ses sanki daha önceden konuşmuştuk. Yok yok aslında hiç konuşmadık, tanımıyorum kendisini ama hiç yabancı da değil. Sanki böyle içimde ve ona ihtiyacım olduğunda hemen bana sesleniyor... Aslında bu çok farklı bir şey; Nası anlatsam böyle, bazen gece yarısı eve döndüğüm oluyor. Sokaklar boş yapayalnız yürüyorum. Bazen de onunla birlikte yürüyorum.. Kimsin diye hiç sormadım. Durmadan benimle konuşuyor, fısıldıyor, benimle yürüyor, benimle büyüyor... Hani delice gibi gelecek, belki de deli diyeceksiniz bana; bazen onun fısıltısını duymak için yalnız kalmak istiyorum. Gece Geç saatlerde eve dönmüyorum. Benimle yürüsün diye en ıssız caddeleri seçiyorum. Galiba benim olmayan beni seviyorum.. Evet evet seviyorum ve özlüyorum.. Bu bende çok ciddi bir saplantı oldu,galiba deliriyorum..."
...Senden sonra ne mi oldu? Bir soğuk rüzgar esti, tüylerim ürperdi ve sonra sessizlik uzun, uzun süren bir sessizlik, gömdüm seni sayfaların arasına kapadım! Ve bir daha hiç...
Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.
Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz :) youtu.be/npkir3zRJG0
Bu kitabı yorumlamak uzun zamandır istiyordum fakat bir türlü vakit bulamıyordum. Youtube'daki kanalı ilk açtığım zamanlar yorumlamıştım fakat tam olarak kendimi ifade edememiştim bundan dolayı tekrar yorumlama kararı aldım. Tabii bu kitabı
Bazı yazarların yazdıklarında yüreğe dokunan bir yan vardır. İşte Tezer Özlü de o yüreğe dokunan yazarlardan. Bu sebeptendir ki, kendisine edebiyatımızın “gamlı prenses”i denmektedir. Bana göre gamlı prenses tabirini sonuna kadar hak ediyor.
Çok değerli bir yazar. Yazar olmanın da ötesinde, çok değerli bir kadın. Sapına kadar, kadın. Sapına