Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz Kadınlar
Biz kadınlar, Camdan büyük bir fanusun içindeyiz Korseden sütyene mahpus yaşarız Namus diye biri karar verir; başımızı örtmemize, eteğimizin uzunluğuna. Pantolon yasaktır bize Tahrik edermiş erkekleri.
Küçükken annem, yerde ekmek görünce: Yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?
Reklam
Yılmaz Erdoğan’ın Otlu Peynir Şiiri ( 94-95 Yılları Hakkari ve Babam )
“Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan …. ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.. Yıl 1995 Yüksekova’nın ilk ve tek radyo kanalı Feza TV’de bu Yılmaz Erdoğan’ın şiiri paylaşıldı. Annem beni hemen yanına çağırdı. Birlikte dinlemeye başladık. Ben küçüğüm tabi anlamam sanmayın. O sıralar kaymakamın kızı Belemir’e
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğdeliyim. İlk okula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca; hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
İç Seslerim
Ocak Ayı Öykü Etkinliği #191271500 "Biraz yalnız kalmalıyım." dedim karşımdaki aynaya. Yalnızlığımı çoğaltan insanları hayatımdan çıkardığımdan beri çok rahattım. Kendi kendimle konuşurken kendimi dinlemediğimi fark ettiğimden beri bu rahatım da kaçtı. Bunun iki tür sancısı oldu bende. Birincisi, kendimi
Bazı Sözler
Annemin bir sözü vardı derdi ki ağır sözlerin yanında hafif kalma! yaşadıkça anlam kazanan baktıkça yeniden yorumladığım bir sözdü bu,demekteydi ki "ağır söz söyleyeceksen sorumluluğunu al ,ağır söz işiteceksen de kalbini güçlendir" demekti annem de biliyordu büyüyünce buna ihtiyacım olacağını... 𝓔𝓵𝓲𝓯𝓮 𝓪𝓲𝓽...
Reklam
Tamirci Çırağı
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Yıllar önce haberlerde izlemiştim yıllarca unutamadığım trafik kazasını . Ön koltukta, sıkışan ve kopmak üzere olan bacağından kan fışkıran anne. Muhtemel bacağını kaybedecek. Arkada bebek koltuğunda ağlayan yavrusu için ‘’ Oğlumu verin bana, emzirmem gerek, çok korktu’’ diye feryat eden bir anne.. O zaman ben bu sahneyi hiç ama hiç
Dokuz Taş - Bizim Köy - Geçip Giden Çocukluğum .
Siz dokuz taş oynamayı bilir misiniz? Biraz anlatayım isterseniz. İki kişi arasında oynanan oyun bir levhaya iç içe çizilen üç karenin kenar ortalarından birbirine düz bağlanarak oluşturulan çizim üzerinde, dokuzar taşla oynanan bir zeka oyunudur. Geçen gün kızıma oyuncak alırken gördüm modern halini, dijital levha üzerinde renkler yaldır yaldır,
Babamı kaybettik.
Nizam Ağa'yı Kaybettik. Babamın adı Nizamettin'di. Dedem o zamanda köylük yerde nereden bulduysa Nizamettin koymuş babamın adını. Nüfusa göre 1964'lü. Dedem askere geç gitsin diye 3-5 yaş küçük yazdırmış. Zannımca 1960'lıydı babam. İlkokulu (5 yılı) 8 yılda bitirmiş. Okumaya hiçbir zaman gönül indirmemiş. Askere gidene kadar
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.