Bu bir sene içinde, birkaç defa, kendimi zapt edemedim, ağladım. Fakat bunların hiçbirisinde bu gece gözkapaklarımın içini yakan yaşlardaki acılık yoktu. O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor.
Sayfa 248 - İnkılâpKitabı okudu
Çünkü adı Sadık Turan…
Adı gibi geniş ve mânâlı bir şahsiyeti vardı. Yüzünde, geçmişin derin izleri okunuyordu. Yine geçmiş yıllardan kalma bir acılık seziliyordu gözlerinde…
Sayfa 11
Reklam
"Babam beni on üç yaşındayken bir pezevenge sattı" diye yanıtladı Hiltrud ifadelerinde herhangi bir acılık olmadan. "Neredeyse on sene çalıştım kerhanesinde, özgürlüğümü satın alacak parayı biriktirene kadar. Şimdi yurtsuz bir gezgin fahişeyim, ama en azından kendi efendimim.
Sayfa 126Kitabı okudu
Kara gözlü Karaca’ya, Mavi kapılı evdeki
Beni affetme küçük kardeşim… Seni de annemi de hayallerim uğruna terk ettim ve bir hiç uğruna öleceğim. Beni affetme Karaca, sana en çok abilik yapmam gereken yıllarda burnunun dibinde ama uzağındaydım. Beni affetme. Affedersen uyuyamazsın çünkü sen şimdiye kadar kimseyle kırgın ayrılmadın…
Sayfa 284Kitabı okudu
- Konuşmaktan başka nemiz var ki?.. dedi. Eleştiri, özeleştiri, yergi, savunma, başkaldırma, ola ki bencil bir mutluluk, her şey vardı bu sözlerde. Söylenişindeki bütün sadeliğe, vurgusuzluğa karşı çarpıcı acılık, bu çelişkili karışımdan geliyordu: Konuşmaktan başka nemiz var ki?.. Ya ondan da yoksunsak?..
Sayfa 107
Kafamın içi bomboş..
Ah, Coesonia, insanın umutsuzluğa düşebileceğini bilmiyordum. Herkes gibi ben de bunun yalnız tinsel bir hastalık olduğunu sanıyordum. Ama hayır, düpedüz beden acı çekiyor. Derim, göğsüm, elim, kolum sızlıyor. Kafamın içi bomboş, yüreğim kaygılı. Ve en korkuncu ağzımdaki acılık. Ne kan, ne ölüm, ne ateş bu, hepsinin karışımı bir şey. Ağzımı açmak yetiyor her şeyi kapkara görmeme, insanlardan tiskinmeme. Ne zor, ne acı şeymiş insan olmak!
pdf
Reklam
1.000 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.