Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lev Tolstoy’un Anna Karanina romanı şöyle başlar; “Bütün mutluluklar birbirine benzer fakat, mutsuzluğun kendine has bir hikayesi vardır.” Mutsuzluğun kendi zatında uzun, lirik bir hikayesi vardır. Yaşayanlar bilir.
Alıntı içinde alıntı :)
“Eğer iyinin bir sebebi varsa o artık iyi değildir; bir sonucu -ödülü- varsa o da artık iyi değildir. Bu yüzden iyi sebep-sonuç ilişkisinin dışındadır.” (Anna Karanina)
Sayfa 95 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O zaman gidenin de kalanında canı sağolsun:))
Boş verin beyim. İnsanın sağlığı yerinde, vicdanı da rahat olsun yeter.
Sayfa 128 - İş bankası kültür yayınları
Tolstoy kahramanlarının yazarlarını dinlemediğini belirterek, Anna Karanina'yı yazma deneyimini şöyle aktatır: " Varonski, Karenin ile konuşmasından sonra düelloya karar verince, benim için bile hiç beklenmedik bir iş yapmıştı. Romanların kahramanları, yaşamda nasıl yapmaları gerekiyorsa, öyle davranır, hem de yazarın bunu hiç beklemediği bir anda."
İçinde yaşadığımız Batı kültüründe sinemaların, radyoların, televizyonların, spor olaylarının ve gazetelerin yalnızca dört hafta için bulunmadığını düşünelim. Bu Büyük kaçış yolları kapanınca kendi olanakları ile baş başa kalan insanlar ne yapacaklardır? Hiç kuşkum yok ki bu denli kısa bir sürede bile binlerce kişi sinir bunalımı geçirecek, daha çok sayıda insan da klinik anlamda nevrozlu denen durumdan pek de değişik olmayan korkunç bir huzursuzluğa kaptıracaktır kendisini. Toplumun dokusuna işleyen sakatlığı yatıştırmak için verilen uyuşturucu kesildiği anda hastalık bütün belirtileri ile dökülecektir ortaya.
Sayfa 29 - Payel Yayınları Çeviren: Yurdanur Salman/Zeynep Tanrısever 2.Baskı 1990
“Sanatçı, çağının tanığıdır” saptaması ne kadar klişeleşse de doğru bir saptama; Anna Karanina aşkı içerse de döneminin aynasıdır aynı zamanda. Sıradan bir aşk romanı denilebilir mi?! Bir cep romanına indirgenebilir mi?!
Sayfa 39
Reklam
İçinde yaşadıkları kültür bu insanların çoğuna hasta olmaksızın bir sakatlıkla yaşayabilecekleri bir ortam sağlamaktadır. Bir bakıma her kültür, yarattığı sakatlığın yol açtığı nevroz belirtilerinin açığa çıkmasını önleyen çareleri de gene kendi eliyle hazırlamaktadır. İçinde yaşadığımız Batı kültüründe sinemaların, radyoların, televizyonların, spor olaylarının ve gazetelerin yalnızca dört hafta için bulunmadığını düşünelim. Bu büyük kaçış yolları kapanınca, kendi olanaklarıyla başbaşa kalan insanlar ne yapacaklardır? Hiç kuşkum yok ki bu denli kısa bir sürede bile binlerce kişi sinir bunalımı geçirecek, daha çok sayıda insan da klinik anlamda «nevrozlu» denen durumdan pek de değişik olmayan korkunç bir huzursuzluğa kaptıracaktır kendisini. Toplumun dokusuna işleyen sakatlığı yatıştırmak için verilen uyuşturucu kesildiği anda hastalık bütün belirtileriyle dökülecektir ortaya.
Sayfa 29
"Anna Karanina'yı çok övüyorlar." "Kalın bir kitabı methetmek akıllıca çünkü itiraz eden çok olmaz."
Sayfa 138
Lev Tolstoy’un Anna Karanina romanı şöyle başlar; “Bütün mutluluklar birbirine benzer fakat, mutsuzluğun kendine has bir hikayesi vardır.” Mutsuzluğun kendi zatında uzun, lirik bir hikayesi vardır. Yaşayanlar bilir.
İlk fırsatta Anna Karanina okunacak..
Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. Anna Karanina'nın ilk cümlesi bu.
Sayfa 120 - KırmızıkediKitabı okudu
232 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.