Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sevgi başını salladı, bir şeyler söylemek istedi, beceremedi. Ellerini kenetledi; çenesini ellerinin arasına gömdü. Birden ürperdi, şalına sarındı. İnsan, annesinin öldüğü gece de üşüyordu. Artık birlikte üşüyemeyeceklerdi. Annesinin oturduğu koltukta sanki kocaman bir delik vardı artık. Sanki bir duvar yıkılmıştı: Gerisinde bu büyük ve
Sayfa 203 - İletişim Yayınları, 13.baskı - 2002Kitabı okudu
Ma'ruf-u Kerhî (ra)'nin Duası Muhammed b. Hasan şöyle demiştir: Ma'rûf-u Kerhî (ra) bana dedi ki; 'Beşi dünya ve beşi de âhiret için olan on kelimeyi sana öğreteyim ki, o kelimelerle Allah (cc)'ı çağıran bir kimse, Allah (cc)'in o kelimelerinin yanında olduğunu görecektir'. Bunun üzerine Ma'rûf-u Kerhî (ra)'ye dedim ki: 'O kelimeleri bana yaz!' Ma'ruf (ra) 'Hayır yazamam. Ancak Bekir b. Hanis (ra)'in bana defalarca tekrar ettiği gibi ben de sana defalarca tekrarlamak suretiyle okuyayım' dedi. O kelimeler şunlardır: Dinim için, dünyam için, beni ilgilendiren meselelerim için kerim olan Allah (cc) bana kâfidir. Bana zulmedenden daha kuvvetli bulunan âlim olan Allah (cc) bana yeter. Bana kötülükle yaklaşanın belini kırabilecek derecede şiddet ve kuvvete sahip olan Allah (cc) bana kâfidir. Rahîm olan Allah (cc) ölüm ânında bana kâfidir. Kabirde sorguya çekildiğim anda Allah (cc) bana kâfidir. Hesap zamanında kerîm olan Allah (cc) bana kâfidir. Mizanın yanında lâtif olan Allah (cc) bana kâfidir. Sıratın yanında kadir olan Allah (cc) bana kâfidir. Allah (cc) bana kâfidir. İlah ancak O'dur. O'na yaslanırım. O büyük arş'ın sahibidir. Ebu Derdâ (ra) şöyle demiştir: 'Kim günde yedi defa şu ayet-i celîleyi okursa Allah Teala (cc) -ister o kul dogru olsun, isterse yalanci- 129 onun ahireti ile ilgili bütün üzücü hâdiselerde ona kâfi gelir'. Ey Rasûlüm! Eğer senden yüz çevirirlerse de ki: 'Bana Allah (cc) yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben ancak O'na güvendim ve O büyük arş'ın sahibidir. (Tevbe suresi /129 ayeti kerime )
Reklam
31. LOKMAN SÛRESİ TEFSİRİ
Mekke'de inen Lokman sûresi, Kûfiyyûna göre 44 âyettir. Rahman, Rahim Allah 'ın Adıyla 1. Elif-Lâm-Mîm. 2. Bunlar {bâtıla karşı Allah tarafından muhkem kılınmış} hakim kitabın âyetleridir. 3. (Bunlar) ihsan edenler {yani, takva sahibi olan kimseler} için {dalâletten kurtaran} bir hidâyet ve {azabtan uzak tutan} bir rahmettir. Allah Teâlâ,
Sayfa 345 - işaret yayınlarıKitabı okuyor
Yanlış ve sapıtmış bir dil anlayışı içinde Türkçemizi baltalayanların göremedikleri veyâ görmek istemedikleri büyük gerçek şudur ki, Türk milleti'nin hâkim millet olduğu İslâm medeniyeti asırlarında o üstün duruma ulaşırken fethettiği topraklar gibi, fethettiği kelimeler de vardır. Türklük, bu kelimeleri, tıpkı yeni vatan toprakları gibi, kendi
moğol...
- Moğol: (Turan: Eski İranlılar tarafından Türkistan ve Tataristan taraflarına verilen isimdir. Turan, eskiden beri Türklerin oturduğu yerlere denilirdi. "Türk" veya "Tur" kelimeleri arasındaki benzerlik de bu iki ismin bir asıldan ibaret olduğunu gösteriyor... Moğollar, Turanî milletlerin en büyüklerinden bir kabile olup, Türkler ve Mançurlarla cins yakınlığı vardır. Asya'nın ortalarında, bugün Çin devletine tâbi olan ve Moğolistan ismiyle bilinen geniş bir çölde ve Sibirya ve Türkmenistan'ın da bazı taraflarında bulunurlar...
Sayfa 347 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Eski Türkçeye diğer çok doğru bir bakış da Ali Şir Nevai'nin bakışıdır. Nevai, Türkçenin, bir "fiiller" ve "mecazlar lisanı" olduğunu anlatır. Bir tarih boyunca at üstünde yaşayarak, engin Asya bozkırlarını "Gel! Git! Vur! Kır! Çık! İn! Koş! Dur!" v.b. gibi tek heceli sadalarla dolduran Türkler, devamlı bir fiil
Reklam
HİÇBİR VARLIK ALLAH'A BENZEMEZ
Allah Tealaya benzeyen hiçbir şey yoktur ve Allah işitici ve görücüdür . Bu metinde "hiçbir şeye benzemez" sözü, Allah Tealâ'yı yaratıklara benzeten Müşebbihe tâifesini red için söylenmiştir. İşitici ve görücüdür, sözü de Allah Tealâ'yı bir iş yapmamakla tatil eden "Muattile" tâifesine reddiye
Sayfa 55 - Çağrı yayınlarıKitabı okuyor
Resûl-i Ekrem ( s.a.v) her bakımdan güneşe benzetildiği hâlde Kur'an'ı Kerîm'de niçin (Güneş) değil de (mum) zikredilmektedir? Diye sorulursa, şöyle cevap verilir: Çünkü güneşin yeri yüksektir. Eğer Peygamberimizi vasf etmek için (güneş) denilmiş olsaydı, fakîr ve zayıfların onun sohbetinden mahrûm kalacakları düşünülürdü. (Mum) denilince, Zengin, fakir, yüksek ve alçak tabakadaki bütün insanların ondan kolayca istifâde edeceği anlaşılır. Hatta 'meş'ale ve şem' kelimeleri de kullanılmadı. Zira çirâğ padisâhlara âittir. Şem de çok kez zenginlerde olur. Mum ise, fakîrlerde gariblerde ve miskinlerdedir. Demek ki günâhkârlar ümidsiz olmasınlar diye böyle buyrulmuştur. Mumun birçok özellikleri vardır ki, Güneşte yoktur. Bir mumdan binlerce mum yakmak mümkündür. Bunun gibi, Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) nûrundan da binlerce îmân ve irfân nûru, yüz binlerce âsînin günâhlarını yok edecektir.
Sayfa 64 - Huzur yayıneviKitabı okudu
Ateş'in "Ureyneliler" hadisi değerlendirmesi
Turan Dursun, kitabının 48-60. sayfalarında, bazı rivayetlere dayanarak İslamın şiddeti öğütlediğini, anlatmakta ve Hz. Muhammed'i de suikastlar yaptıran, el ve ayakları tersinden kestirip gözleri oydurtan bir şiddet uygulayıcısı olarak tanımlamaktadır. Dayandığı rivayet, birçok hadis kitabında yer alan vahid (tek kişi) haberidir: "Olay
B biraz hayal kırıklığına uğradi ve "hayal kırıklığı"nın ne kadar güzel bir kelime olduğunu düşündü.
Sayfa 20 - Kırmızı kedi cocukKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.