Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türklerde Ailenin Önemi
Dokuz yaşıma kadar annem, dokuz yaşımdan bugüne kadar yine annem ve mücadelem büyüttü beni. Yarım asrı geçmiş olmama rağmen hala annem sekiz aylık bir bebek gibi sever ve besler beni. Varlığından en büyük güç aldığım kaynağım başta annem, babam olmak üzere tüm ailemdir. Önder Karaçay
Ne acayip uygulama fikri takdir ettim doğrusu
On hane ve bir fabrika, başka hiçbir şey yok. İşte kışları tamamen ıssız olan o yerde annelerimiz bebek yapmak istediklerinde bir üreme toplantısı yapar, aynı dönemde hamile kalmak için birbirleriyle sözleşirlermiş. Büyürken yalnız kalmayalım, birbirimize arkadaş olalım diye. Orada yaşadıkları ortalama yirmi sene içerisinde, toplam beş dönem doğurmuşlar. Ancak her dönem herkes doğuracak diye bir kural yokmuş. Sadece, isteyenlerin takvimlerini ona göre ayarlayıp beraber doğum yapmalarını sağlamak için icat edilen tercihe bağlı bir uygulamaymış bu. Annem çabuk gaza gelen biriydi. Ne zaman doğurma konusu açılsa bizimki hemen atlamış üstüne. Bu yüzden biyolojik olarak beş kardeştik. Ama işte az önce bahsettiğim gibi, birlikte doğurmayı seven annelerimiz nedeniyle mahallemizde çok sayıda akran kardeşimiz de vardı. Kalabalıktık yani, kimse yalnız olduğumuzu iddia edemezdi. Ayrıca her eve dilediğimizce girip çıkma hakkımız, istediğimiz yerde karnımızı doyurma lüksümüz vardı. On tane annemiz, on tane babamız vardı.
Reklam
Buda bana annem gitikten sonra beni yandaki evde oturan bayan Leroyun evine bıraktıkları günü hatırlatı. Annem hastaneye gitmişti. Babam merak etme hasta filan deyil dedi sana bir erkek ve ya kızkardeş getirmeye gitti dedi. (Bunu nasıl yaptıklarını hala bilmiyorum.) Bende ona ben bir erkek kardeş istiyorum dedim çünkü onunla oynayabilirim. Bana neden bir kızkardeş getirdiklerini bilmiyorum ama o bir oyuncak bebek gibi tatlıydı. Ama bütün gün durmadan ağlıyodu. Onun canını filan hiç yakmadım.
Sayfa 43 - Koridor Yayıncılık
“..Yaşlıların, hastaların odasındaki saat sesleri niye böyle baskın çıkardı bütün seslere? Bir de bebek odalarında. Hayatın başlangıcında ve sonunda zamanın değiştirme gücü daha yüksektir, demeye mi getiriyordu bu tıkırtılar?”
Sayfa 68 - Adam Yayınları, “Minareden At Beni İn Aşağı Tut Beni” öyküsüKitabı okudu
Evet, çok heyecanlıydı çocuk olmak '90'lı yıllarda benim için, ama evde olmak her zaman daha heyecanlıydı. Orada kimsenin bilmediği gerçeklerle ilgileniyordum. Bu yüzden belki de en son benim tetrisim oldu. Herkes artık tetris oynamaktan sıkıldığında. Zaten Barbi bebeklerim de olmazdı benim ya da sanal bebek büyütmezdim. Benim kitaplarım vardı bir kere, filmlerim ve annem...
Sayfa 34 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okuyor
Annem Beni Saksıda Bir Çiçek Gibi Toprağa Beleyerek* Büyütmüş Annem ile zaman zaman bebeklik ve çocukluk dönemlerini konuşuruz Anlattığı şeyler beni bu topraklara biraz daha fazla bağlar O yıllarda bugün ki gibi bebek bezi ne gezer Nasıl beni bezlerdin diye sorduğumda bulduğu çözüme hayran kaldım Tarladan aldığı toprağı önce elekten geçirir sonra onu soba ya da tandır da ısıtır bir bez parçası ile beni toprağa sararak bezlermiş Saksıda bir çiçek gibi toprağa sararak büyütmüş beni Anadolu ana dolu, Anadolum İnsanlığın yeni analarını bu bilgiler ile besleyip Türk çağını yaşatacak nesilleri büyüyeceğiz. Önder Karaçay *Belemek: Sarmak demektir. Özellikle annemden aldığım kelimeyi kullandım ki Türkçe kelimelere yeniden can vereceğiz.
Reklam
Uraz'ın bir anda kurduğu cümle yalnızca sözümü değil, nefesimi de kesti. Aldığım nefes yarıda kaldı, hissettiğim şaşkınlık duygusu beni olduğum yere çivilerken aynı anda koşarak uzaklaşmak istiyordum 'Ne?" deyiverdim sadece. Uraz başını salladı. "Bu,'' dedi, "Sana vereceğim iki haberin yalnızca ilki... Annen hamile, bir kardeşin olacak. Ve..." "Ve?" dedim öfkeyle, "Ve ne, Uraz? Ne?" "Hamileliğini ögrendigi gün hastanede bir şey daha öğrenmiş.. Karaciğer yetmezliği. Aslında zaten hastaneye gitme sebebi yaşadığı karın ağrılarıymış, bir hastalığı olduğunu hissettiği için hastaneye gitmiş ve hastalık haberinin yanında bir de bebek haberi almış..." "Ne?" Nutkum tutulmuştu, Uraz karşımda durmuş bana art arda öyle hikayeler anlatıyordu ki içinde bulunduğum anın gerçek olup olmadığını sorguluyordum. Önce kendisi ile ilgili anlattıkları, şimdi annem ile ilgili anlattıkları. Şaka mıydı tüm bunlar? Nasıl acımasız bir gerçeklikti bu?
Ve Ali'doğdu! 22 Eylül 1977, Çarşamba günü, saat 13:15'te. Zor bir doğum oldu. Öyle zordu ki, hatta ben ameliyathanedeyken doktorlar, "Anne mi, çocuk mu?" diye sormuşlar. Annem ve ablam bayılnuş; O, hastaneden kaçmış… Uyandığımda bebek O'nun kucağındaydı. Bebeğe bakışı gözümün önünden hiç gitmiyor. Benim uyandığınu görünce, "Gamzeleri var oğlumun, hiç delik yanaklı bebek görmemiştim" dedi.
Sayfa 23 - Doğan KitapKitabı okudu
Benim Annem Bir Terörist!
MUTLULUK; İpeksi bir dokunuştur mutluluk. Af etmek, sevmek ve sevilmektir mutluluk. Hayatın fren teline basıp yavaşlamaktır belki de mutluluk. Bir çiçeği koklamak bir taşı bile sevmektir belki de mutluluk. Bir bebek kokusudur mutluluk.
Sayfa 159Kitabı okudu
Öngörü ve Kontrol
Kontrol bir ön beyin fonksiyonu olarak devreye girdiğinde, stresi tetikleyen alt beyin fonksiyonları engellenir. Yani herhangi bir stres durumunun başımıza geleceğini tanımlayabilirsek, ani olaylarla karşılaştığımızda bu durumla daha iyi baş ederiz. Bebek ve çocukların hayatındaki stres anları ile ilişkili kontrol ve öngörüyü nasıl artırabiliriz: - Zorlu tecrübeler öncesinde bebeğin yaşından bağımsız her zaman anlatmak ve onu anlamak - (Birazdan aşı olacaksın. Koluna küçük bir iğne batacak ve canın biraz acıyacak. Birazdan dışarı çıkacağım ve sonra geri geleceğim.) - Ani, beklenmedik tecrübeleri kasıtlı yaşatmamak - (Evden bebeğe fark ettirmeden çıkmak, bir oyuncağa dikkatini çekip ağzına istemediği bir yemek veya ilaç vermek, başından birdenbire su dökmek, aniden suya sokmak gibi…) - Zor tecrübeye yaklaşırken sürece eşlik etmek - (Kulen çok yükseldi, ah sallanıyor görüyorum, aman devrilmek üzere… ahhh düştü hepsi!) - Ebeveynlerin stres anlarındaki destek ilişkisinin öngörülebilir olması - (Biliyorum ki annem ve babam ben endişeli olduğumda yanımdadır. Biliyorum ki o anlarda onlara güvenebilirim.) - Tüm bu süreçlerde amaç stresi öngörüp o andaki kaygıyı yok etmek veya yok saymak değil, çocuğun bu kaygıyla baş etme becerisini geliştirmek adına ona öngörü vermektir. Verdiğimiz mesaj: Yakın gelecekte zor bir tecrübe yaşayacaksın / yaşamak üzeresin, kaygılanman normal.
Sayfa 133Kitabı okudu
336 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.