Lacan’a göre, bebeklerde “aynalama” adında bir evre vardır. Bir bebek
yaklaşık olarak bir yaşına kadar kendisini dış dünyadan ayırt edemez. Yani,
dış dünyadaki her şeyi kendisinin bir uzantısı sanır. Ne zaman ki bu bebek
bir aynanın karşısına geçsin, o zaman kendisini dış dünyadan ayırt etmeyi,
yani bir benliği olduğunu öğrenir. Burada Lacan’ın
En geniş ve en güzel dil en kolay olanıdır ki o da düşünce ve kalp dilidir.Dudak ve dillerin lisanı ise insanoğlunu düşünce ve kalp diline ulaştıran bir merdivendir.
Kimi zaman yönetimler, koltuklarından olmamak ve belli bir kitleye yaranmak için diğer kitleleri birbirine düşürerek, farklı inanç ve kimlikler arasında çatışma yaratarak bir kaosa yol açarlar. Ezici bir söylemle saldırgan bir dil kullanırlar. Kendilerine dayanak olan kitleye ise her konuda destek verdikleri gibi hiçbir şeyden esirgemezler.
Literatürde şöyle bir ayrım mevcut: “designative” ve “disclosive”. Yani dil göndergeseldir ve işaret eder, aynı zamanda da size bir dünya açar. Siz dar çerçevede kullansanız da aslında “anlam” çok kritik ve bir o kadar da tehlikeli bir kavram…
“Nitelikli olduğu düşünülen birçok eğitim kurumumuzda, çağın gerekliliği olduğu öne sürülerek bütün dersler İngilizce okutuluyor. Bu duruma şiddetle karşıyım. Düşünce dil ile başlar ve anlam kazanır. Kendi ana dilinde yetkinleşemeyen çocuk, düşüncede derinleşemez ve sığlaşır…”
“Dili diri kılan, onu yaşayan ve yaşatan halk ile onunla iş gören onun emekçileridir.*
* ‘Dil emekçileri’, dilci, edebiyatçı ile filosof-bilimadamıdır.”
*
Eski Yunan okulları bilim ve felsefe okullarıydı, dil okulları değildi; çünkü öğrenme, bilim ve felsefenin öğrettiği şeylerin bilgisinin edinilmesidir.
*
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
...Türkçemizin güzelliklerinin yansıtılmadığı, zorlama bir biçimle yaratılan ürünlerin, çocukların kavramsal gelişimine ve dilsel beğenilerine katkı sağlamayacağı açıktır. Öte yandan, güdümlü yayın olarak da adlandırabileceğimiz, bir ideolojinin ya da bir inancın sözcülüğünü yapan kitapların, çocuğun duygu ve düşünce sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuğun dilsel beğenilerini, anadilinin anlatım olanaklarıyla eğitme anlayışından uzak çocuksu yayınlar ile çocuğu bir yetişkinin kendince oluşturduğu doğrulara bağımlı kılmak isteyen güdümlü yayınlar; çocuklarda kitap ve edebiyat adına yanlış kanıların oluşmasına, zamanla, çocuğun okuma isteğinin körelmesine, sonuçta, çocukla kitap arasında engellerin oluşmasına yol açabilir. Bu nedenle, özellikle, çocuğun dil ve anlam evrenine uygun olmayan, yapay ve çocuksu bir biçemin kullanıldığı kitaplar, anadili sevgisinin ve bilincinin gelişimini engelleyici birer etken olarak görülmelidir.