Düşdi gönül sana güzel Ey bî-vefâ eyle vefâ Bağrumı delme cevr idüp Ey bî-vefâ eyle vefâ Budur mûradı Bahtî'nün Subh u mesâ ey dilrübâ Canumı yoluna koyam Ey pür-cefâ eyle vefâ I.Ahmed Han
Sayfa 233 - TimaşKitabı okudu
Adı ne bu sapığın? U. V. G. U'ğursuz V'icdansiz G'ebercesine sanırım. Kodlayarak veriyoruz. Ki rencide olmasın. Toplum içindeki saygınlığı zedelenmesin aman diyim.. Ele güne mahcup olmasın. "Sayın " çünkü sapık. Dilruba'yı Dilruba diye yazıyoruz. Türkan'ı T.diye kodlamiyoruz. Annesini babasını adıyla soyadıyla yazıyoruz. Evlerinden canlı yayın yapıyoruz. Duyduk duymadık demeyin aha iste burda oturuyorlar. Sapığı kolluyoruz bu arada. Ki insan hakları var sapığın.
Reklam
Muhafızlardan biri bir düğmeye bastı, Peştun müziği odayı doldurdu. Tabla, armonika ve inleyen bir dilruba. Taliban'ın dinlemesi için çalındığı sürece, müzik günah değildi anlaşılan.
Sayfa 332 - Everest (cep) Yayınları
Muhafızlardan biri bir düğmeye bastı, Peştun müziği odayı doldurdu. Tabla, armonika ve inleyen bir dilruba. Taliban'ın dinlemesi için çalındığı sürece, müzik günah değildi anlaşılan. ..
Hak bana îmânı yoldaş eyleye ol dilrübâ Gitse tabutum yanınca bir iki adım benim
Şiraz’ın sarı tuğlalı dar sokaklarını bu gece lavanta kokuları devralmıştı. Güneş batmadan önce şarabın al rengini son bir kez hararetlendirmiş, her kimin neyden yana ah u zarı varsa, onu körpe yüreklerden söküp almıştı. Şairler böylesi yaz gecelerinde feludalarını yudumlayarak şiddetli arzularını, kan basınçlarını, en önemlisi de, suskun dillerinin esrarlarını açığa çıkarmada adeta birbirleriyle yarışır; en ayartıcı dizeleri dillerine pelesenk ederek, gecenin sonunda mısraların edibini ödüllendirmiş olurlardı. Böylelikle bir dilrüba berceste daha, hakikatli kitapların sayfalarında yerini alırdı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.