Hiçbirimiz insan değiliz
" Hepimiz deliyiz, bütün bu lanet olası ırk.
Bölmelerin nüfuz edilebilirliği konusunda yanılsamlar, aldatmacalar ve karmaşa içindeyiz, hepimiz deliyiz ve hücre hapsindeyiz."
Söz konusu kompleksler hücre plasmasında yuvalanmış değildir, kana karışmış olarak organizmada dolaştıkları da söylenemez; bunlar bireyin sosyal çevre ile etkileşimi sonucunda oluşurlar. Peki, niçin bütün bireylerde gerçekleşmez ilgili oluşum? Herkeste bir aşağılık duygusu bulunur, herkes başarı ve üstünlük peşinde koşar, gerçekte ruhsal yaşamı da yapan budur. Bazı insanlarda söz konusu komplekslere rastlanmayışının nedeni, onlardaki aşağılık ve üstünlük duygusunun toplumsallık duygusu, cesaret ve sağduyu mantığıyla sosyal bakımdan yararlı alanlara kanalize edilmesidir.
Bir elma olgunlaşıp yere düşünce, bu düşüşün nedeni nedir? Sapının kuruması, ağırlığının elmayı yere doğru çekmesi, güneşin yakması, rüzgarın etkisi, çok ağırlaşmış olması ya da dibinde duran çocuğun onu yemek istemesi midir? Neden bunların hiçbiri değildir. Burada söz konusu olan, sadece her hayati, organik, temel olayın gerçekleşmesine yol açan koşulların bir araya gelmesidir. Ve hücre dokusunun çürümesinden ötürü elmanın düştüğünü söyleyen botanik bilgini, ancak elma ağacının altında duran ve elmayı yemek istediği, bunu Tanrı'dan dilediği için düştüğünü söyleyen çocuk kadar haklıdır.
"Hayat irade ya da niyetle yönetilmiyor. Hayat bir sinir ve lif sorunudur, hücre sorunu. Düşüncelerimiz bu ağır oluşan hücrelere girip gizlenir, tutkularımız buralarda barınıp düşler kurar. Sen kendini güvenlikte sanırsın belki, güçlü olduğuna inanırsın. Gel gör ki bir odada ya da sabahleyin gökyüzünde gözüne rastgele çarpan bir renk tonu bir zamanlar sevdiğin bir kokunun beraberinde getirdiği gizli anılar, çoktan çalmadığın bir müzikten bir ezgi, unutulmuş bir şiirin yeniden karşına çıkan bir satırı... İnan bana, Dorian, hayatımız böyle şeylere bağlıdır."