" Rilke 'müzisyen kadına' şunları yazar: Kentte, geceleyin kasırga koptuğunda korkarım, biliyor musun? Oysa insan, bu kasırga doğanın bir elementi olmaktan duyduğu gururla bizi görmez bile, diye düşünür değil mi? Ama kasırga, kırda tek başına duran bir evi görür, güçlü kollarının arasına alır, onu dayanıklı kılar ve insan orada, dışarıda, uğuldayan bahçenin ortasında olmak ister, hiç olmazsa pencerenin önünde dikilir ve peygamberlerin ruhunu gövdelerinde taşıyormuşçasına sallanan bu yaşlı, öfkeli ağaçların dediğini onaylar.
Fırtına gürlüyor, ağaçları eğip büküyor; evde barınan Rilke ise dışarıda olmak istiyor, rüzgar ve yağmurun tadını çıkarmak için değil, düşleme peşinde koşmak için.
(...) Kasırganın bilgeliğine, şimşeğin keskin görüşlülüğüne, öfkeden çıldırmış bile olsalar yine de insanın evini gören ve onu korumak için anlaşan doğanın tüm elementlerine güveniyor. "