Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şevket Süreyya Aydemir'in Mustafa Kemal'i
“Heyecan adamı değil, mantık adamıydı. Keskin ileri görüşlüydü. Analiz yeteneği, yön tayin etme gücü müthişti. Dar ve donmuş kalıplara hapsolmadı; ölü geçmişi, yani geçmişin ölmüş değerlerini gelenek olarak kabul etmedi. Bütün icraatlarında meşruluk duygusu hâkimdi. Gerçekçi bir hümanistti. Macera adamı değildi. Yaşamı şırıl şırıl akan bir su gibi sessiz sedasız geçmedi. Umutlar, hayaller, hayal kırıklıkları, savaşlar, devrimler, zaferler, yenilgiler ve hâlâ sürüp giden inkârlar, onun serüvenini dokuyan ilmikler, düğümler gibiydi. Ne evi ne yeri ne kendini anlayan bir eşi ne çevresinde oynaşan çocukları oldu. 'Özgürlüğümü hayatım boyunca korudum, yaşamımı ne evime ne yakınlarıma hatta ne de anama bağladım' sözleri onundur. Bağlantısı sadece kendisiyleydi. Asıl yurdu, kendi iç dünyasıydı. Yalnızlığı, zaferleri kadar derindi.
Sayfa 132Kitabı okudu
Ben o yılların macerasından geldim, Barut, toz ve ihtilaldi hepten, Dolaklı, hilal bıyıklı süvarilerle, Hüzünlü marşlar söyleyerekten Bir davul bir zurna, bir üçlü, bir bayrak, Saf çelik kılıçlar ata yadigârı, Yorgun söğütler, mahzun yollar, kağnılar Göğsü tekmil düğmeli bir zabitin ardından Bir yıldızlı tan yerine at
Reklam
İnsanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlardı.Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini; bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunu, ne yaptığının kaydının tutulduğu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmazdı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı. Dinazorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok. Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntısına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar. Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız. Her şey berbat bir hal almadığı sürece yoluna da girmeyecek.
Sayfa 162 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Milli tarihimizde, Babıâlî örnek siyaset mektebi oldu, devlet adamları yetiştirdi. Çekirdekten çıraklıkla yetişmeyip de demokrasinin oy oyunu ile, tesadüflerle iktidara gelmek, kuvvet ve emniyet sağlayıcı, siyasî karakter sahibi bir devleti yaşatıcı olmaz. Yarınki devlet büyükleri, bugünkü devlet mektebinin çocukları olmalıdır. Ömürlerini bir tecrübe ilmi ve bir siyasî karakter uğrunda harcamaları zarurîdir. Yoksa ancak siyasî kumarbaz olurlar. Devlet, mâcera gemisi halinde, her günün fırtınaları arasında bocalar, durur.
Sayfa 60 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Kemalizm kuramcılarından biri olan Şevket Süreyya Aydemir, Mustafa Kemal'i şu nitelikleriyle tasvir ediyordu: ''Heyecan adamı değil, mantık adamıydı. Keskin ileri görüşlüydü. Analiz yeteneği, yön tayin etme gücü müthişti. Dar ve donmuş kalıplara hapsolmadı; ölü geçmişi, yani geçmişin ölmüş değerlerini gelenek olarak kabul etmedi. Bütün icraatlarında meşruluk duygusu hakimdi. Gerçekçi bir hümanistti. Macera adamı değildi. Yaşamı şırıl şırıl alan bir su gibi sessiz sedasız geçmedi. Umutlar, hayaller, hayal kırıklıkları, savaşlar, devrimler, zaferler, yenilgiler ve hala sürüp giden inkârlar, onun serüvenini dokuyan ilmikler, düğümler gibiydi. Ne evi ne yeri ne kendini anlayan bir eşi ne çevresinde oynaşan çocukları oldu. 'Özgürlüğümü hayatım boyunca korudum, yaşamımı ne evime ne yakınlarıma hatta ne de anama bağladım.' sözleri onundur. Bağlantısı sadece kendisindeydi. Asıl yurdu, kendi iç dünyasıydı. Yalnızlığı zaferleri kadar derindi. Hüznünü zaman zaman kendisine bile itiraf etmezdi ama... Kurtardığı memleketin yarın öbür gün birtakım değersizlerin elinde, akla hayale gelmeyecek badirelere sürükleneceğini bilirdi. Hiç kuşku yok ki, endişeliydi.''
Sayfa 132Kitabı okudu
Besmeleye Alıştırmak İçin Bir Drama Örneği
Öğrenciler çember olur.Dramaya parmak oyunuyla başlangıç yapılır.Öğretici anlatmaya başlar.Macera sandığımızı açmak için önce besmele çekelim, mavi anahtarını çlink çlonk çevirelim.Açılmazsa kırmızı anahtarla trink trank deneyelim.Sandıktan diğer ucunda orman olan bir kapı çıktı.Kapıyı gıcıırt diye açalım.Macera arkadaşımızla tanışmak için rap rap
Sayfa 115 - Cezve kitap yayınevi 1.Baskı Mart 2022
Reklam
Kemalizm kuramcılarından biri olan Şevket Süreyya Aydemir, Mustafa Kemal'i şu nitelikleriyle tasvir ediyordu. "Heyecan adamı değil, mantık adamıydı. Keskin ileri görüşlüydü. Analiz yeteneği, yön tayin etme gücü müthişti. Dar ve donmuş kalıplara hapsolmadı; ölü geçmişi, yani geçmişin ölmüş değerlerini gelenek olarak kabul etmedi. Bütün icraatlarında meşruluk duygusu hakimdi. Gerçek bir hümanistti. Macera adamı değildi. Yaşamı şırıl şırıl akan bir su gibi sessiz sedasız geçmedi. Umutlar, hayaller, hayal kırıklıkları, savaşlar, devrimler, zaferler, yenilgiler ve hala sürüp giden inkarlar, onun serüvenini dokuyan ilmikler, düğümler gibiydi. Ne evi ne yeri ne kendini anlayan bir eşi ne çevresinde oynaşan çocukları oldu.'Özgürlüğümü hayatım boyunca korudum, yaşamımı ne evime ne de yakınlarıma hata ne de anama bağladım' sözleri onundur. Bağlantısı sadece kendisiyleydi. Asıl yurdu, iç dünyasıydı. Yalnızlığı, zaferleri kadar derindi. Hüznünü zaman zaman kendisine bile itiraf etmezdi ama... Kurtardığı memleketin yarın öbür gün birtakım değersizlerin elinde, akla hayale gelmeyecek badirelere sürüklenebileceğini bilirdi. Hiç kuşku yok ki, endişeliydi."
Sayfa 132Kitabı okudu
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA* Ben o yılların macerasından geldim Barut, toz ve ihtilaldi hepten. Dolaklı, hilal bıyıklı süvarilerle, Hüzünlü marşlar söyleyerekten Bir davul zurna, bir üçlü, bir bayrak Saf çelik kılıçlar ata yadigarı, Yorgun söğütler, mahzun yollar, kağnılar Göğsü tekmil düğmeli bir zabitin ardından Bir yıldızlı tanyerine at
Sayfa 82 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Yüce Baba ayak izlerini buralara bıraktığı zaman savaşın iki cephesi vardı; inananlarla inanmayanlar. Şimdiki savaşın tek cephesi var. Müslümanlar. Oysa bölgede can verenlerle can alanlar kadar, uzaktan olanları yönetenler de İbrahim'in çocukları. Yazık şu insanlığın hâline!"
Sayfa 382Kitabı okudu
Sarah Vaat Edilmiş Topraklar düşüyle ne yapacağını bilemiyordu, Yahudi halkının aşırılıklarından, parçalanmış bir ülkede bunca haksızlıkla, bunca şiddetle sonuçlanan toprak tutkusundan, haklılık duygusundan yakınıyordu. Her iki tarafın da yaptığı zulümlerden söz etti: kolları bacakları kırılmış Araplar, hançerlenmiş Yahudi çocukları, İntifada çatışmaları. İsrail'in oldukça farklı bir tablosunu çizdi. Ona göre İbrani devleti gerçek bir savaş laboratuvarıydı; her zaman bir dinleme yöntemi, bir teknolojik silah ya da bir baskı aracı hep bir adım öndeydi..
Sayfa 100 - Doğan KitapKitabı okudu
104 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.