Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz şimdi bir aksülamel devrinde yaşıyoruz. Kendimizi sevmiyoruz. Kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; Dede'yi Wagner olmadığı için, Yunus'u Verlaine, Bakî'yi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz hâlde çırçıplak yaşıyoruz. Coğrafya kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. Başka milletlerin tecrübesini yaşamağa çalışıyoruz.
Biz şimdi bir aksülamel içinde yaşıyoruz. Kendimizi sevmiyoruz. Kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; Dede'yi Wagner olmadığı için, Yunus'u Verlaine, Baki'yi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırılçıplak yaşıyoruz. Coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz.
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Ancak, işbölümü her sanata ne denli sokulabilirse, emeğin üretici güçlerini o oranda artırmaktadır. Türlü zanaatlarla çeşitli uğraşların birbirinden ayrılmasının, bu fayda üstünlüğü dolayısıyla olduğu anlaşılıyor.
İşçilerin çoğu bir hafta işsiz yapamaz; bir ay işsiz geçinebileni pek az; bütün bir yıl işsiz yaşayabileni ise yok gibidir.
Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırçıplak yaşıyoruz. Coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz.
Sayfa 268Kitabı okudu
Reklam
Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz hâlde çırçıplak yaşıyoruz. Coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz.Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çаlışıyoruz. Huzur
Sayfa 64 - MuhitKitabı okudu
İran'da, İsfahan, Orta Asya'da, Müslüman Hindistan'da, Delhi gibi belki böyle kalabalık şehirler vardır. Buna rağmen, İstanbul'un nüfusundan çok zenginliği, orijinal mimarisi, kütüphaneleri dikkati çekerdi. Develer dolusu kervanlarla bu şehre kitap taşınırdı. Kütüphaneleri dolmaya başlamıştı. Bizzat İstanbul'un bu zenginliği muhtelif milletlerin dillerinde, muhtelif isimlerle anılmasına neden oldu: Asitane, Darü's-Saadet, Der Aliyye (Yüce Ev), Darü'l-hilafetü'l-Aliyye, Der-i Saadet veya Der-Saadet gibi son zamanlara kadar halk arasında kullanılan isimler. İsimler saymakla bitmiyor. Slav milletlerin dilinde onun adı Tsarigrad'dı (Çar'ın, imparatorun yaşadığı şehir). Hâlâ bugün Bulgarcada bu ismin kullanıldığını görürsünüz. Bildiğim kadarıyla Sofya Havaalanı'nın bekleme salonundaki mozaiğin üzerinde İstanbul, Tsarigrad diye gösterilmektedir.
Okulda R. Malthus (1766-1834) Keynes'in "efektif talep" dediği kavramı "effectual demand" terimini kullanarak kabul etmemişti.
"Milletlerin Zenginliği" kitabı bu bireysel çıkarla ulusal çıkar arasındaki uyum anlayışını yansıtıyordu.
790 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.