Tanpınar kültürümüzü bir ''iç âlem medeniyeti''nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan ''mânevi vazifelerine inanmış muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş'' insanlar meydana getirmiştir.
Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini ''huzur''a kavuşturacak bir ''iç nizam''ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.
Huzur için belli bir dünya görüşüne bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının ''huzursuzlukları''nı dile getiriyor denebilir.