Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devlet Dördüncü Yaşına Girerken 143. sayısı ile (17.4.1972) dördüncü yaşına giren Devlet gazetesi başyazısında hem kendisini hem de o günleri şu şekilde anlatıyor: “Elinizdeki sayısıyla Devlet, 4. yayın yılına giriyor. Geride bırakılan sosyal, siyasi ve iktisadi sıkıntılarla dolu üç yıl. Türkiye tarihinin en nazik bir dönemini yaşıyor. Tam bu
Kullandığı terimleri Fransızca’dan ödünç alarak, Menemen’in ville maudite (lanetli kent) ilan edilmesini, tümüyle yakılıp yıkılmasını ve halkın başka yerlere göçe zorunlu bırakılmasını istedi. Dinci bağnaz kadınlara bile merhamet edilmeyecekti, idamların infazı geciktirilmeyecekti ve askeri mahkemeye çıkartılarak muhalif gazetecilerin hiç olmazsa
Sayfa 546Kitabı okudu
Reklam
Türkiye'nin kaderi Türk'ün elinde değil Bu zilleti çekmek zor, eğil ey başım eğil.
Irkçılık-Turancılık Davası ve Dış Politika: Hem sanıklar, hem de birçok araştırıcı, Irkçılık-Turancılık Davası'nı, hükümetin dış politikasıyla ilişkili saymışlardır. Reha Oğuz Türkkan, yabancı araştırıcıların ve basının bu yöndeki görüşlerini aktarır: "Prof. Edward Weisband, 1974'te yayınlanan '2. Dünya Savaşında İnönü'nün
1919'dan 1923'e Ankara
1919'ların sonunda mütevazı bir Anadolu kasabası/idare merkezi olan Ankara üç dört yıl içinde Kurtuluş Savaşı'ndan kaynaklı olaylara bağlı büyük çalkantılara tanık olmuştur. Savaş son bulduğunda şehir, şekillenmekte olan bir devletin, parçalanmış Osmanlı İmparatorluğu'nun (topraksal olarak) çok küçülmüş bir hali olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentliğine terfi etmiştir. Ankara'nın kaderi, eski düzenin nefret edilesi simgesi haline gelen İstanbul'dan uzak bu şehre yerleşen doğmakta olan bir devletin kaderine artık bağlıdır. Hiçbir şey kesinleşmiş değildi; belirsizlikler ve coşkular ortamında her şey inşa edilmeyi bekliyordu.
Sayfa 145
Güneşi Doğuran Kadınlar .!
Bütün halkların kaderi, kadınlarının ellerinden, alın çiz­gilerinden okunur ama Kürt halkının kaderi, kadınlarının gözlerinden, o gözlerin arka bahçelerindeki onurlu, acı ses­sizlikten okunur. Başkalarını bilmeyen insanın hayatı bütün kötülüklere açıktır. Fikret Otyam, Kürt halkının kapalı, ağır hayatın, yıllar önce Türkiye'nin gündemine sevgiyle taşıyan belki de ilk insandır.
Reklam
İznik Konsili
İlginçtir ki, Hıristiyanlığın kaderi ve tarihi o zamanki adıyla Küçük Asya olan Türkiye'nin İznik şehrinde topla­nan 1. Ekümenik Konsil'de alınan kararlarla belirlendi.
Zira, Küçük Ağa inanıyordu ki, başlangıç bugünlerde değildi; milletin yeni kaderi zaferden sonra başlayacak ve bu başlangıç Türkiye'nin hayatla savaşının, o sonsuz, şakaya gelmez savaşın başlangıcı olacaktı. Ve bu başlangıç hangi yöne tutturulursa öyle gidecekti. İyi ise en iyiye, kötü ise en kötüye. Midecilerle budalalar gerçek vatanseverlerin, kötüler iyilerin karşısına zaferden sonra geçecekti. Asıl savaş da işte bu idi.
Sayfa 402Kitabı okudu
İşçi sınıfının, yoksul ve az topraklı köylülerin vs. durumunda Kurtuluş Savaşı öncesine göre ne gibi değişiklikler oldu? Geleneksel mülk sahibi sınıflara hiç dokunuldu mu? Geniş emekçi sınıfların kaderi nasıl ve ne kadar değişti?
Sayfa 191 - İletişim Yayınları, Röportaj; Mete Kaan KaynarKitabı okudu
203 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.