Harika bir edebiyat ve belagatle güzelleştirilmiş felsefe, tasavvuf ve mantık romanıdır. Bu üçünü birayaya getirip dili de bu kadar mümtaz kullanmak maharet ister ve nitekim yazar da buna fazlasıyla sahip.. Raci, Aynalı Dede ile ettiği muhabbet, ney ve kahve eşliğinde daldığı hayallerde kah Buda'dan hiçlik felsefesini ders alır, kah Hürmüz ve Ehrimen'den nur ve zulmetin aslını öğrenir. Bazen zümrüd-ü ankanın sırtında Kaf dağını ziyaret eder, bazen âlem-i berzahta ünlü filozoflarla muhabbet eder. Tüm öğrendiklerini ve bu çeşitliliği topladığınızda ortaya birçok hakikat çıkar: Tevhid, benlik duvarını aşmak, ibnül vakt olmak (bir başka deyişle carpe diem'i anlamak), birey olarak görevini yerine getirmek, vahdet-i vücud ve daha niceleri..
Edilen muhabbetler eşliğinde tüketilen içeceğin kahve olması yazarının bir Felsefe hocası olmasının getirisi olsa gerek. Zannımca normalde çay olması beklenir..
İçinde felsefeye, tasavvufa, mantıka ve hayata dair fazlaca şey bulabileceğiniz çok yönlü çok boyutlu bir kitap. Ama malesef hak ettiği yerde değil. Bence A'mak-ı Hayal, en az Simyacı ve hatta Küçük Prens kadar meşhur olmayı hak eden bir kitaptır. Naçizane düşüncem.
Keyifli okumalar.