Tesettürlü olanlar, İmam Hatip sıralarında başörtüsü ile tanışıp onu şuurlu bir şekilde örtme çabası içinde olanlar 1990-2000 arasında yaşananları, o dönemi ve bu romanın bize kattıklarını, mücadeleyi çok iyi hatırlarlar.
Geçen hafta Şule Yüksel Şener belgeseli yayınlanınca kitabı tekrar elime aldım ve yine bir solukta okudum.
Anlatım (ilk okuduğumda kim bilir ne hoşuma gitmişti) pek güzel olmasa da anlatılanlar, yaşananlar içime oturdu. Hatırıma milli güvenlik dersi ve birkaç bayan hocanın dersinde yaşadıklarımızı getirdi.
Bilal ve Feyza'nın aşkı üzerinden Allah'ın emrini yerine getirmek için verilen mücadeleye/cihada dönüşmesi. Öyle bir dönem yaşadık ki kullanılan kelimeler/kavramlardan, yapılan Tevhid işaretinden korkar olduk. ( belki de bu sebepten bir kez daha Rasim Özdenören-Kafa Karıştıran Kelimeler okumalıyım, okumalıyız)
Başörtüsüne takılan iğneler yasaklandı, şucu bucu dendi.
Sahi neden başörtüsü bu kadar bazı insanlara ters geliyor, yasaklama gereği hissediyorlar?
Başörtüsü hala neden birilerini korkutuyor?
Allah'ın bir emridir amenna deyip neden bu emir yerine getirilemiyor?
....
Huzur sokağından nereye geldim böyle? ( 10 günde üç kitap okununca böyle olunuyor galiba)
"Huzur İslam'da " klişe cümlesiyle bitireyim hüzünlü bir tebessümle kitabı bitirdiğim için.