Kayıp Zamanın İzinde serisinin 5. kitabı
"Albertine aynı Albertine değildi, çünkü Balbec'deki gibi daima bisikletinin üstünde bir kaçak, sayısız küçük sahil yerleşimine, kız arkadaşlarının evinde kalmaya gittiği için bulunamayan ve ayrıca yalanları yüzünden iyice ulaşılamayan bir varlık değildi; çünkü evime hapsolmuş uysal ve yalnız kız, Balbec'te onu bulabildiğim zamanlarda bile kumsalda gördüğüm kız değildi; kumsaldaki kız kaçak, temkinli ve sinsiydi, varlığı ustalıkla gizlediği, acı çektirdikleri için onu sevdiren o kadar çok randevuyla birleşip yoğunlaşırdı ki, başkalarına karşı takındığı soğuk tavrın, verdiği sıradan cevapların ardında bir önceki günün, ertesi günün randevuları sezilirdi, bana karşı tavrı ise, aşağılayıcı ve kurnazdı.
Aynı kız değildi, çünkü deniz rüzgârı artık giysilerini şişirmiyordu, çünkü hepsinden önemlisi, ben onun kanatlarını koparmıştım, artık bir Nike değildi, başımdan atmak isteyeceğim, bunaltıcı bir köleydi. "
Bu kitap da kim kime mahpus uzun süre çok karışık. Kıskançlık duygusunun nasıl hastalıklı bir şey olduğunu çok iyi hissettiriyor. Kıskandığı kişiye ve kendisine verdiği zarar ise ölçülemez.
İnsanları ya da özgür olan herhangi bir şeyi doğal haliyle görüp sevdikten sonra, onu kafeslere koyup kimsenin sevmeyeceği, bir hale getirmenin iki taraf için de hüsranla sonuçlanmasının hikayesi gibi.