Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eşkiyanın fukaraya yüz güldürecek kadar mal verdiği hiç görülmemiştir. Verse de arkasından zaptiye gelir elinden alır. Yediyi sopa da cabası… Esasında bugün gördüğün ağaların çoğu seferberlik zamanının eşkiya yatağı ağası…
Mirlik, Kürt aşiretleri içine Abbasilerle girdi. Abbasi beyleri egemenliği altına aldıkları aşiretlerin ağalarına dokunmadan, onların üzerine mirlik sistemi kurdu. Mir, ağanın üstündedir. Bütün ağaların ağası olarak kabul görür
Reklam
Toprak ağası nasıl olunur?
Bu uğursuz topraklarda her gözü kapanan askerin köydeki toprağına, hemen bir ağa eli musallat oluyordu. Ve sonra savaşlar, boyuna savaşlar: İtalya ile savaş, Balkan Savaşı, Umumi Savaş!.. Hele Umumi Savaş bize, belki de 3 milyon insanın hayatına mal olmuştu. Bu arada bir Ermeni tehciri de oldu ki, en az 1.000.000 Ermeni'nin terk ettiği toprakların hepsi, hükümetin değil, kayıtsız şartsız bu ağaların, beylerin mülkiyetine geçti!
Sayfa 312 - remziKitabı okudu
Tuğlar eski Türklerde hakimiyet ve hükümdarlık simgesiydi. Tuğ bir sırığın tepesine altın yaldızlı bir top ve bunun alt tarafına takılan uzun at kıllarından meydana gelirdi. Eski Türklerde büyük kağanların dokuz tuğu vardı ki, bir hükümdarın kuvvet ve kudreti ne kadar büyük olursa olsun bundan daha fazla tuğa sahip olamazdı. Çünkü, Eski Türklerde
Sayfa 222
" Resmi ideoloji üreticisi yazar ve bilim adamları Emin Sazak'ın toprak ağası olduğu için toprak reformu yasasını engellediğini yazmayı adet edinmişlerdir. Emin Sazak'ı kanunun çıkması gereken meclise kimin getirdiğinden hiç söz etmiyorlar. Bu ünlü toprak ağasını otuz yıl süreyle aralıksız meclise ''tayin edenler" kimlerdir? Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'nün toprak reformu için "yanıp tutuştuklarını," ama mecliste ağaların buna engel olduğunu yazmak ne demek olur? Eğer bunu yazarlarsa, o zaman Ebedi Şef ve Milli Şefin devrim­ciliğine, "halkçılığına" gölge düşürmüş olurlar ... "
Sayfa 195 - Özgür Üniversite KitaplığıKitabı okudu
“Selim-i Sâlis”, “Sultan Selim bin Sultan Mustafa” olarak bilinir. III. Mustafa'yla Gürcü asıllı, cariye kökenli Mihrişah Valide Sultan'ın (öl. 1805) oğludur. (...) Oğlunu biniş ve teftişlerine götürerek küçük yaşta deneyim kazanmasına çaba gösteren III. Mustafa 1774'te öldüğünde Selim 13 yaşındaydı. Tahta geçen amcası I.
Sayfa 429 - 28- Sultan III. SelimKitabı okudu
Reklam
Annesi Kösem Sultan'ın naibeliğinde geçen ilk saltanat yıllarından sonra 1630'larda giderek artan bir şiddetle yönetime egemen olmuş, bütün ülkeye korku salmış, koyduğu yasaklarla İstanbul'da kesintisiz sıkıyönetim uygulamıştır. Osmanlı tarihinde IV. Murad düzeyinde korku ve şiddet estiren bir başka padişah yoktur. Bekri Mustafa,
Sayfa 260 - 17- Sultan IV. MuradKitabı okudu
Naima'nın Anlatımıyla Yeniçerilerin Sipahi Ayaklanmasını Bastırması
“Yeniçeriler, kılıçlarını sıyırarak, önlerine gelen sipahiyi doğrayarak, yiğitce saldırdılar. Sipahi zümresi, bilhassa celeplerin okçuları, büyük bir güruh ile Ayasofya tarafından beri hücum eden yeniçerileri ki, ağaları başlarında idi, onların üzerine yağmur gibi ok yağdırıp, birçok yoldaş telef oldu ve yaralandı. Bu hamleden sonra yeniçeriler
(...) Sivil örgütü bu olan Kemalist devlet cihazının, jandarma hele asker metotlarını tasavvur edebilmek mümkündür. ve Yol kesmek yalnız eşkiyaların ve ağaların harcı değildir. Şehir ortasında bile, bir jandarma neferi, istediği Kürdü, istediği angarya için çevirir. Neferlerin bir önemli kazanç kaynağı da, tenha sokaklarda rastgeldikleri kimseden,
Yeniçeri ve Sipahilerin savaşı
Yaşanan bu kanlı çatışmayı Tarihçi Naima şöyle anlatır:“Yeniçeriler, kılıçlarını sıyırarak, önlerine gelen sipahiyi doğrayarak, yiğitce saldırdılar. Sipahi zümresi, bilhassa celeplerin okçuları, büyük bir güruh ile Ayasofya tarafındanberi hücum eden yeniçerileri ki, ağaları başlarında idi, onların üzerine yağmur gibi ok yağdırıp, birçok yoldaş
Reklam
1*Harem-i Hümayun'da, ayrıca Osmanlı'nın yüksek devlet görevlilerinin, taşra yöneticilerinin, âyan ve eşrafının haremlerinde istihdam edilen hadım ağaların büyük bir çoğunluğu Afrikalıydı. Peki, bunun nedeni neydi? Bu tercihte muhtemelen dört temel faktör rol oynamıştı. Birincisi ve belki de en önemlisi, kolaylık ve erişebilirlikti. Osmanlılar 1517'de Mısır'ı fethederek topraklarını Doğu Afrika'ya dek genişletmişti. Daha sonraki dönemlerde Afri ka'nın önemli bir kısmı imparatorluğun parçası haline gelecekti. Bu da geniş bir potansiyel hadım havuzunun Osmanlıların elinin altında hazır durduğu anlamına geliyordu.
17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, makamından azledilen Darüssaade ağaları kökleri 12. yüzyılın ikinci yarısına dayanan çok saygın bir göreve, yani Hz. Muhammed'in kabrinin muhafızlığını yapan hadım ağaların amirliğine getirilmiştir. Böylece Evkaf-ı Haremeyn, Darüssaade agası için, makamından azledildikten sonra bile önemini korumuş oluyordu. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye hicretine referansla kullanılan "peygambere hicret etmek" ifadesi bir harem ağasının kimliğindeki simgesel dönüşüme işaret ediyordu. Harem ağaları saraydan ayrılınca genellikle azat edilir ve Medine'de Afrikalı cariyeleri eş olarak alırlardı. Böylece hayatlarında ilk kez hür, erişkin Müslüman erkek statüsü edinmiş olurlardı. Bu, manevi bir tatmine işaret eden bir hamleydi.
1946 yılında CHP, İnönü’nün isteğiyle toprak reformunu Meclis gündemine getirdiği sırada, CHP’nin toprak ağası milletvekili Adnan Menderes’in başını çektiği bir grup milletvekili bahanelerle CHP’den ayrılıp DP’yi kurmuştur. Böylece toprak reformu tamamlanamamış, Tunceli’nin ve bütün Doğu’nun en büyük sorunu ağalık yıkılamamıştır. Menderes’in DP’si ağalara, şeyhlere, şıhlara hoş görünmek için hem toprak reformundan tamamen vazgeçmiş hem de Doğu’daki aşiret sisteminin en güçlü silahı olan “dini” kullanma yoluna gitmiştir. Doğu’daki ağaların, şeyhlerin, feodal unsurların desteğini alarak 1950’de iktidar olan DP, 1937, 1938 Dersim Harekâtlarıyla Tunceli ve civarında beli kırılmış olan ağalık düzenini yeniden, hatta eskisinden daha güçlü olarak hortlatmıştır.
Doğuda ve Batıda yapılan kara savaşlarının uzun sürmesi, İdari ve adli kurumlarda olduğu gibi donanmada da disiplinin bozulmasına neden oldu. Kaptân-ı Deryalığa bostancıbaşı, kapıcıbaşı, doğancıbaşı, yeniçeri ağası gibi deniz işlerinden anlamayan ehliyetsiz ağaların getirilmesi ve Avrupa’da meydana gelen teknolojik gelişmelerin takip edilmemesi donanmanın gücünü kaybetmesine neden oldu.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.