Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babamın bir sözü vardır: "Ayakkabı boyacısı olabilirsin, yeter ki en iyisi olmaya bak," der.
Ali telefonda. "Anne, birisi aradı. Beyoğlu'ndaki babamın adı verilen resim galerisinin önüne yaptığımız rölyefleri atmışlar, kıyamamış almış gitmiş, ilgilenmemizi istiyor." Nasıl yani? "Kemal Sunal Resim Galerisi…" Bakan, arkadaşları, sevenleri, ailesinin katılımıyla görkemli bir açılışla hizmete sunulmadı mı? Hepimiz toplanıp O'na olan saygımızı, sevgimizi ölümsüzleştirmek için orada hazır bulunmadık mı? O, sanatı ve yaşantısıyla örnek bir insan değil miydi? O'nun için ne yapsak azdı hani? Ya arayan yanlış anlattı, ya da Ali anlayamadı… Ali verilen numarayı aradı. Bina satılmış, tadilata girmiş. İçerideki eşyalar, molozlarla birlikte kapının önüne atılmış, kamyona yüklenmek için bekliyormuş. Galerinin temizlik görevlisi O'na duyduğu hayranlık ve saygısından dolayı bu görüntüye dayanamamış. Ali'nin telefonunu bulup haber vermiş. Hemen oraya bir kamyonet gönderdik. Aylarca üstünde sabahlara kadar çalışılan rölyefleri ve O'na ait fotoğrafları aldırdık. Ali donmuş kalmıştı. Çalışmanın, yaptığı işe saygı duymanın, ailesine ve dostlarına dürüstlükle bağlı olmanın, yıllarca vergi rekortmenleri arasında üst sıralarda yerini almanın nasıl değerlendirildiğini anlamaya çalışıyordu… Bu konuyu tartışacak muhatap yoktu. Kimse ne olduğunu bilmiyor, merak da etmiyordu… Bize haber veren, ismini bile bilmediğimiz dostumuza teşekkürler…
Sayfa 105 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
İlmin, öğrenmenin ve düşüncenin zevkine erken vardım ben. Saatlerce onları dinle, kafam karmakarışık olurdu. Onlarca soru birikirdi zihnimde. Arkadaşları gidince, hızlıca babamın yanına gider, önünde diz çöker, sorularımı ona sorardım. Benim yaşımdaki birinin ilgilenmemesi gereken konularla ilgili sorularımı babam, anlayabileceğim bir şekilde anlatır, bir taraftan da gururla başımı okşardı. Bazı geceler dışarıya çıktığımı, evimizin önünde ağacın tepesinden gökyüzünün derinliklerine baktığımı hatırlıyorum.
Babam cezaevinden çıktığı günden beri Ecevit’e oy verir. Adalet onun sayesinde yerini bulmuş. Sadece kendi davasında değil, bütün memleket meselelerinde de böyleymiş. Oysa babamın bütün arkadaşları MHP’lidir. Sarkık bıyıklı, takımla gezen, ciddi tipler. Ecevit, MHP’yle koalisyon yaptığında en çok babam sevindi. Sanki koalisyonu kuran kendisiymiş gibi, her an telefon açacaklar da bakan oldunuz diyeceklermiş gibi ağzı kulaklarında gezindi ortalıkta bir iki hafta.
Sayfa 105Kitabı okudu
"Annemin tecrübeleri çoktu. "Bir kadın erkeğin üstüne düşmemeli, buhran geçinceye kadar beklemeli, nasıl olsa döner, sana gelir, diyor" ve ilave ediyordu: "Fakat sinirlerin gergin olduğu zamanlarda yapacağın her hareketin kocanı teskin etmez, aksine fena kararlara götürür  sabırlı ol kızım!"
Sayfa 78 - İLETİŞİMKitabı okudu
"Babamın bu ak yüzlü, güzel, şiirleri, sesi ve evinin aydınlığı çocukluk hatıralarımın bir köşesine dolduran arkadaşını bir daha görmedim." (Mehmet Emin Yurdakul için..)
Sayfa 129 - İLETİŞİMKitabı okudu
Reklam
"Siyasi hayat dünyanın her yerinde zor, dünyanın her yerinde ateşten gömlektir! Hele Doğu'da. Siyaset denilen azgın koşu atının üstünde her babayiğit duramaz. Sıhhaten ahlâka insanı durmadan yiyen bu hayatın içinde muvazeneyi bulamayanlar en muvaffak olduklarını sandıkları gün düşmenin tam eşiğindedirler. Şimdi babamın Atatürk'le bir konuşmasını hatırlıyorum. Büyük nutkunu söylediği günlerin birinde Meclis koridorunda babama "nasıl buluyorsun? " diye soruyor. Babam: "Paşam, her cihetten çok ibret verici! Mücadelenin ne korkunç safhaları olduğu şimdi anlaşılıyor. Hele, çok dikkat çeken bir nokta var. En büyük iltifat ve teveccühle en şiddetli darbeyi yan yana getirebiliyorsunuz! Adamlar kendilerine artık yıkılamaz sandıkları anda düşmeye başlamışlardır bile! Atatürk kaşlarına çatıyor : "Bunları karıştırma Ahmet Bey!"
Sayfa 132 - İLETİŞİMKitabı okudu
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Arkadaşları iyi seçmek lazım :)
Bir düşün ar­ka­daş ki, ben sa­na ne­den ar­ka­daş de­mişim, ba­ba­mın oğlu mu­sun? Bir düşün ar­ka­daş ki, dün­ya­da sen­den başka in­san yok mu­dur da ben sa­na ar­ka­daş de­mişim? Söy­le ba­ka­lım.”
Sayfa 163Kitabı okudu
Darbe ve edebiyat
Babamın Ankaralı edebiyatçı arkadaşları arasında Cemal Süreya Metin Altıok Vecihi Timuroğlu Ahmet Telli’yi sayabilirim. Aziz Nesin ve Yaşar Kemal O yıllarda Ankara’ya geldiklerinde bizim evde kalırlardı. 12 Eylül 1980 günüydü telefonumuz sabahın çok erken bir saatinde acı acı çaldı. Babamın bir arkadaşıydı “Ahmet darbe oldu! Tedbirini al, kitaplarını sakla diyordu Hangi kitaplar? Nazım Hikmet’ler Marx, Engels ve Lenin’lerden bahsediyordu elbette…
118 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.