Kişisel gelişim kitabı olan "Kashna Felsefesi" özgüven eksikliği olan kişilere bir cesaret aşılama çabasıdır. Yazar sıradanlaşmış düşüncelerin farklı bakış açısıyla yeniden değerlendirerek doğruları sorgulamanın peşine düşer. Bazen acaba olabilir mi, bazen de saçmalama yahu çıkmıyorsa zorlamanın anlamı yok dedirten analizlerine şahitlik
Yıl 1939,Berlin... Avrupa yeni bir dünya savaşının eşiğinde...
1939 Ağustos'unda, Berlin'de kimse rahat bir uyku uyuyamıyordu.
Reich'ın ileri gelenlerinin güzel eşleri tek tek vahşice cinayetlere kurban giderken önce polis teşkilatı olayı incelemeye almış lâkin sonrasında bu cinayet soruşturması SS subayı Franz Beewen'a devredilmişti.
Soruşturma kapsamında ilk sorgulananlardan biriydi Doktor Simon Kraus. Zira o vahşice öldürülen, bin yıllık Reich'ın destekçisi, fanatiği olan eşlere sahip kadınların doktoruydu.
Franz Beewen bu cinayetleri nasıl çözeceğini düşüne dursun aslında onun en büyük rüyası çıkacak olan savaşta cephede olmak ve babasının intikamını almaktı. Babası şuan Minna Von Hassel 'in yöneticisi olduğu bakımevinde kalıyordu ve akıl sağlığı da dahil olmak üzere sağlığını yitirmişti.
Gestapo subayı Franz Beewen, öldürülen kadınların psikiyatrı Simon Kraus ve aristokrat psikiyatr Minna Von Hassel, Nazilerin nefes aldırmadığı Berlin' de bu cüretkâr cinayetleri işleyen katilin peşine düşerler.
Muhteşem bir polisiye /gerilim
Mermer AdamJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20221,641 okunma
‘On ikiden sonra yiyip içme su bile tüketme diyor doktor.
Yarın sabah yedide burada ol. Dokuzda ameliyatın var !‘
Bu ikinci ameliyatım. Artık ola ola alıştım
Öncekinde ölümden çok korkardım da
Şimdi yok olmaktan o kadar da çok korkmuyorum
Kaybolacağım için kendimi sadece bir garip hissediyorum
Boşlukta bir süre salındıktan sonra ahiretteki
İnsanlık tarihi boyunca bebekler biraz daha fazla besin, uyku, kundak, bez değiştirme ve son zamanlarda da düzenli doktor ziyaretleri gerektiren, nispeten etrafının farkında olmayan minik paketler olarak görüldüler.
"Günaydın.'' dedi heyecanla, "Uzun bir uyku oldu.
"Siz kimsiniz?" diye sordum korkarak,
"Ben neredeyim? Ne oldu? Onlar nerede? Onlar..."
dedim karmakarışık kafamdan birkaç isim çıkarmaya çalışarak,
"Uraz... Nisan, Eren, Bulut..."
Bu isimleri onlardan başkalarına söylemek öyle garip hissettirmişti ki neyin içinde olduğumu anlayamıyordum bile. Gözlerim böylesine bir aydınlığa alışık değildi, ruhum
da.
"Ben Beste. Doktor Beste Karman..." dedi kadı gülümseyerek yanıma gelirken
"Arkadaşların iyi, merak etme. Seni odana çıkardığımızda onları görebileceksin. Anneni ve babanı da."
"Annem ve babamı mı?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Evet, elbette."
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
Sana teşekkür ederim anne! Beni ötelere
müştak yetiştirdiğin için 'Nur'u Muhammedi aşısını aşıladığın için... Bakış ufkumu, dünyanın bulutlarından koparıp Allah'ım sonsuz iklimlerine çevirdiğin için...
Hatırlıyor musun bilmem. Daha ben
mini mini iken, sabahlar namaza ısrarla kaldırırdın. Gözlerimden uyku tatlı tatlı akardı da, 'Anneciğim, biraz daha uyuyayım.' derdim. Sen ellerimi göğsüne götürür, Bak, yüreğim acıyor.' derdin. Hemen kalkar, abdestimi acele acele alır, namazımı kılar, kucağına oturur, 'Geçti mi anneciğim?' derdim. Beni öper, koklar 'Oh! Geçti yavrum.' der, bağrına basardın. Biraz daha büyüyünce yüreğinin acmasının sebebini sormuştum da 'Ben anneyim. Yavrumun Allah'ın rızasından mahrum kalacağını düşünmek yüreğime acı veriyor.' demiştin.
Şimdi çevremdeki 'Uyusun da büyüsün. Doktor, mühendis olsun.' diyen anneleri ve evlâtlarını görüyorum da yürek acısını daha iyi anlıyorum.