Mason’ın ölümünün sorumluluğunu üzerinde hisseden Rose için artık bir sorun daha eklenmiştir; Mason’ın hayaleti.
Gardiyanlık üzerinde yetiştirilen son sınıf öğrencileri olan dampirler, altı haftalık bir sınavdan geçmek zorundadır. Her öğrenci dampir bir öğrenci moroiyi korumakla yükümlüdür. Lissa’nın gardiyanı olacağını düşünen Rose, istediğini alamaz. Hem sorumlu olduğu moroiyi korumaya çalışan, hem de Mason’ın hayaletini gören Rose için her şey karmakarışıktır. Delirdiğine emindir çünkü vampirler ne kadar gerçekse, hayaletler de o kadar gerçeküstüdür.
Her ortaya çıkışında oldukça üzgün görünen Mason bir şey mi anlatmaya çalışıyor, yoksa intikam için mi geldi, bunu görüyoruz.
Bu kitap sayesinde seriye olan bakış açım tamamen değişti. Kesinlikle diğer iki kitaptan daha güzeldi. Her bölümünde sıkılmadan okuyabildim. Mason konusu hep gözlerimi dolduruyor. Özellikle son iki sayfada ağlamak üzereydim. Ayrıca o canım Dimitri… Yazar son dakika golü atmayı gerçekten başarmış. Dördüncü kitabı hevesle okuyacağım.
bütün o çılgınlıklardan sonra ah yazık
inanasım gelmiyor, akıllanmışım
sanki “o” bende ölmüş ve ben bu yüzden
yorgun, suskun ve bomboşum
her an sorup duruyorum aynaya kederli
neyim artık, neyim gözünde
ve aynada görüyorum ki, ah
eski benden kalmamış bir gölge bile
yol aramıyorum gündüzün şehrine
kuşku yok ki bir mezarın derinliklerinde uykudayım
cevherim var fakat onu korkudan
gönlümün bataklıklarında saklamaktayım
gidiyorum… ama sormuyorum kendime
yol nerede?… menzil neresi?… amaç nedir?
öpücük veriyorum fakat kendimden habersizim
bu divane gönlümün tanrısı kimdir?
“o” bendeki adam ne olduysa ansızın
gözümde başkalaştı, değişti
sanki gece, soğuk elleriyle
takatsiz ruhumu alıp gitti
-“Sevgili gölge resim! Onu sana geri veriyorum, Lotte, ve ona değer vermeni diliyorum. Binlerce, binlerce öpücük kondurdum ona, evden çıkınca, eve gelince, bin selam verdim.”
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Kitap hakkında şu an yazacağım şey pek inceleme gibi değil de karşılaştırma gibi olacak belki ama okursanız sevinirim. Ve siz de okuduysanız düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Öncelikle kitap vampirler ve vampir avcılarını barındıran bir konuyu ele almış.
Ben Anne Rice kitaplarını, Alacakaranlık serisini, Gece Evi
Bütün o çılgınlıklardan sonra ah yazık
İnanasım gelmiyor, akıllanmışım
Sanki "o" bende ölmüş ve ben bu yüzden
Yorgun, suskun ve bomboşum
Her an sorup duruyorum aynaya kederli
Neyim artık, neyim gözünde
Ve aynada görüyorum ki, ah
Eski benden kalmamış bir gölge bile
...
Gidiyorum ... ama sormuyorum kendime
Yol nerede? ... menzil neresi? ... amaç nedir?
Öpücük veriyorum fakat kendimden habersizim
Bu divane gönlümün tanrısı kimdir?
Keşke sen de var olsan, ben düşününce.
Bu dünya korkunç fakat öğretici de
masumiyet kodesinden firar eylesek
bizim olsa karaya vuran mat gölge.
Varsın zangırdasın tabiatın çatısı
sahibine ulaşsın da yollanan her öpücük.
Emperyalistler kendi derdine yansın
İkimiz hayırlı bir iş için öldük.