YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ
Farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki motivasyonlarla süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitaplar dünya üzerinde hep olmuştur. Birçok durumda
Huzur kavramı bu coğrafyada adeta unutulmuştur. Bunun en büyük göstergesi, halk olarak hep geçmişe özlem duyuyor olmamızdır. Aslında biraz tarihi araştırmış bir insan çok iyi bilir ki geçmiş, bugünden daha huzurlu değildir. Hatta geçmiştekiler huzura daha çok hasrettirler. Buna rağmen geleceğe değil de geçmişe hasret duyulmasının nedeni, geleceğin
"Masallar, ancak anlatılınca gerçek olurlar."
Erhan Altunay'ı ilk kez TRT 1'de ki Pelin Çift'in hazırlayıp sunduğu 'Gündem Ötesi' proğramında tanımıştım. Program boyunca özellikle dinler tarihi olsun, Ayasofya olsun ve en önemlisi İstanbul'un tarihi hakkındaki bilgisi beni çok etkilemişti. Konuşma tarzı, üslubu, konulara çok hâkim
"Bir yapıtı büyükler okur, çocuklar okumaz, okuyamaz diye bir yanılgıya kapılmam ben. Çocukların, gençlerin okuyup anlayamayacağı bir koca yapıt yoktur inancındayım. Genç kafalara ışık daha bir parıltı ile vurur, aydınlık daha arı bir ortam içinde yayılır, gelişir."
Flaubert çizgisinde olup, Stendhalciler üzerine yazmak Azra Erhat ile
Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz, ''Kâlûbelâ''da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama, mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz, birbirimize ''Kâlû belâ''da
Öncelikle Milli Şairimizi rahmetle , minnetle, saygıyla anıyorum. Ruhu şâd olsun. Ritüele dönüşmüş anmalarla anlayamayacağız Âkif'i. Belki hüzünlü ve dertli Âkif'i tanıyabilirsek anlayabiliriz... İnsan ülkesinin Milli Marşını nasıl ezbere biliyorsa yazarını da öyle bilmelidir. Bu yüzden Mehmet Âkif'i tanımak ve anlamak için bu eseri okumalıyız.
- Bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle.
- Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. (...) Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.
(İvan Gonçarov, Oblomov, s. 213)
Tanzimat Fermanı’yla
Hiç kuşkusuz yazmak ;
Aynı zamanda bir hücum komutudur da.
Yazı yazarkenki kadar İstanbul'u yakından görmedim ben.
Hele de şu ânlarda, kendi kendimin ortakçarpanı ve de temeli.
Sonsuzlukla sık sık gözgöze gelindiği için : geçmişin, hâlin, geleceğin tek bir gülde toplanışı gibi. İstanbul insanın, yaradılışın en iyi, en sağlam gerekçelendirdiği yer.
Mekke'den, Medine'den, Kudüs'ten sonra.