Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
~ Hayata baktığınız pencerenin camları kirliyse, hayatı kirli gösterir. Hayata yürek penceremizden baktığımıza göre, öncelikle yüreğimizi temizlememiz lâzım. ~
Sayfa 88 - Nesil YayınlarıKitabı okuyor
Ch'i sürekli olarak katılaşır ve erir; evren ch'i nin yoğunlaşarak var olmasıyla oluştu; daha temiz ve hafif olan ch'i yükselerek cenneti, daha ağır ve kirli olan ch'i ise düşerek yeryüzünü oluşturdu. Hareketli, açılan, genişleyen ch'i ye Yang denildi; hareketsizleşen, kapanan ch'i ye ise Ying adı verildi. Hareket ve hareketsizlik, aydınlık ve karanlık, erkek ve dişi, katı ve yumuşak gibi ikilemler, Tao Te King'in beşinci bölümünde anlatılmıştır. Cisimler, cennetin aktif ve hafif olan Yang soluğu tarafından oluşturulur, yeryüzünün pasif ve yoğun olan Ying soluğu tarafından şekillendirilir ve zamanı gelince eriyip, geldikleri hiçliğe dönerler. İnsan bedeni, cisimleşmiş, şekillenmiş yoğun ch'i dir; içinde "soluk" ve "hayati enerji" olarak dolaşan, daha saf ve hareketli ch'i tarafından harekete geçirilir.
Reklam
...cemiyet hayatı, kendini kaybedip olmadığı bir kişi gibi dolanan, gaipten aldığı ilhamın bir neticesi sayılan inandırıcılığıyla adeta yamandığı sahte kimliğin sahibine dönüşen ve özü itibariyle bir ana ile babanın değil suistimal ile istismarın evladı olan şu sapaklığa bağrında yer açarsa kirli çamaşırları ortaya dökülebilirdi. Sosyal sözleşme dedikleri şey bu olsa gerekti. Ortaklaşa delirtilen, iğfal edilen, ötelenen çıkıntıları daha da batar hale geldiğinde öldürmek yerine tımarhanelere kapatıp törpülemek... İşte medeniyet! Ya ne olacaktı, eskilerin yaptığı gibi çılgınları nehir gemileriyle başka memleketlere mi postalayacaklardı?
"Hayat sizin nereden baktığınıza bağlı olarak değişir. Sizin nasıl baktığınız belirleyicidir. Dışarıya bakıp hayatı çok kirli gören adamların büyük ihtimalle pencere camları kirlidir."
Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki aslında hep öyle sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı zaten tümüyle bir yanılgıymış.
Sayfa 12 - Can Yayınları, 22.BaskıKitabı okudu
«"Deniz en saf ve en kirli sudur; balıklar için içilebilir ve hayati, insanlar için içilmez ve ölümcül" diye yazmış Simone Weil. Başka bir deyişle, yukarı çıkan da aşağı inen de aynı merdivendir.»
Sayfa 19
Reklam
Güneşten ağır ağır gölgeye çekilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece, Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki hep öyle, burnu dik yaşadığını sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı tümüyle yanılgıymış.
Allah'ü Teâlâ 'nın gösterdiği yoldan gidenler hakkında günümüzdeki cahiliyet mensuplarının ne düşündüğüne bir göz atacak olursak görürüz ki; Onları sapıklıkla itham etmekte ve kendi saflarında bulunanları yani cahiliyetin iğrenç bataklığına gömülenleri doğru yolda kabul etmektedirler. Bunlar, kendini teşhir etmeyen genç kızlarımıza ve çıplaklığa itibar etmeyen yiğitlerimize hor gözle bakarlar. Onların vekâr, iffet ve nezaketlerine irtica, gericilik ve köylülük damgasını vurmak gibi bedbahtlıklara düşerler. Evet cahiliyet mensupları, organize ve propaganda imkânlarının tamamını seferber ederek o güzelim vekâr, iffet ve nezaketi cahiliyet batağının kirli çamurlarına bulamaya çalışırlar. Futbol, film, sinema, televizyon ve saire tutkusu olmayan; dans ve eğlence salonlarına itibar etmeyen gençlerimizi de; Soğuk, içine kapalı, kültürsüz, hayatı anlamaz gibi sözlerle bayağılaştırmaya çalışır, bu yoldan hayatlarını heba etmelerini sağlamak için uğraşırlar. Cahiliyet, aynı cahiliyettir. Ancak şekil ve şartlar yönünden değişmiş olabilir. 6.cilt
“Sizin de bildiğiniz o üzücü hadiseden sonra, hasta ruhumu, yatıştırıcı sakinliğinde yıkamak için kırlara çekildim. Aynı zamanda şehir hayatının açtığı yaraları iyileştirecek, şehir izlenimlerinin her gün sırtımıza eklediği yükle, bizi batıran ruhsal hastalıktan kurtaracaktı. Orada, kır hayatında, uyumanın ne demek olduğunu öğrendim ve işte uyumayı bilmeyen yaşayamaz. Şehirde bakışlar, kaygılı nefeslerin buğusu, kirli arzular, nefretler, imalı gülümsemeler, selamlaşmalar, gecikmeler, duraklamalar, hepsi bize elektrik yüklüyor. Süreklilik içinde bu bir dizi anlamsız dürtülmeler, fark edilemeyen gıdıklanmalar, hayatı kuşatıp en sonunda ele geçiriyor.”
Sayfa 147 - Yaşlı Şaire Bir ZiyaretKitabı okudu
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
810 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.