Geçen yüzyılın sonlarında, büyük Devletimizin altın topraklarını bölüşmek için, Batılıların bir araya getirdikleri birçok şart, tarihî - kültürel birikme ve sürtüşmelerle iyice yıpratmaktadır iç yapımızı. Tanzimat, kısa zamanda, dış etki ve eritilmemiş iç yabancı unsurların çalışmaları ve düşünce kurumlarımızın zayıflığıyla, ufak bir kaydırış ve
Sırça Köşk
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Reklam
İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim! Sağa sola sallanıp, bakın çırpınıyorum; Fakat bilmem ki sarhoş Onlar mıdır, ben miyim
Malatya Hadisesi ve Tutuklanması Osman Yüksel’in hayatındaki en önemli mahkemelerden birisi Malatya suikastının azmettiricisi olarak gözaltına alınması olayıdır. 17 yaşındaki Hüseyin Üzmez, arkadaşlarıyla Ahmet Emin Yalman’ı gazetesi Vatan’da yazdığı yazılar nedeniyle öldürmeyi planlamıştır. Adnan Menderes’in Malatya konuşması için şehre gelen
12 Eylül Devam Ediyor
12 Eylül Adaleti
12 Eylül Adaleti
🗣️ 12 Eylül Devam Ediyor Bugünleri anlamak için çok uzak tarihi değil, yakın tarihi çok iyi anlamakta fayda var. Özellikle gençler sağ ve sol denen bölücü tuzaklara düşmenin nasıl bir bedele mal olduğunu anlamaları lazım. Bugün içine düştüğümüz hezimetin sebebi 12 Eylül darbesinin yapılması sonrasında yönetimin dinci tarikatçı
https://www.youtube.com/watch?v=gt2KlkBUgXA
(...) bu sırada o kadim ve ölümsüz Yılan'ın simgesi otuz yaşındaki kadınları ve yazılarında onları anlatan erkekleri düşündüm, yaşamla edebiyat arasında derin bir uçurum bulunduğunu anladım - anladım ki, hayatı her yönüyle yaşayabilenler, yaşıyor; yaşayamayıp da bunun acısını içlerinde yeterince derinden duyanlar, yazar oluyorlar. Sonra Drusilla beni bıraktı; yere eğdiği yüzünü gene görebiliyordum; gözlerini kaldırmış, o karanlık, anlaşılmaz bakışıyla hala beni süzüyordu; bu öpüşmeyi hiçbir zaman unutturmanak için kollarını, tıpkı az önce bana sarılırken yaptığına benzer bir hareketle (sanki tüm vaatlerin simgesi olan o biçimsel, boş hareketi tekrarlarcasına) yukarı kaldırdı; dirseklerini yanlara doğru açarak ellerini saçındaki mine çiçeğine götürdü; mineyi alıp ceketimin yakasına takarken, hafifçe eğik başına, düzensiz kesilmiş kısa saçlarına, garip bir biçimde kaskatı bükülmüş, günün son ışıkları altında havada hafifçe parıldayan çıplak kollarına bakıp, karşısında kımıldamadan dimdik durdum ve şöyle düşündüm: Savaş, onun kuşağından ve sınıfından tüm Güneyli kadınlara damgasını vurarak tek bir tip yaratmaya çalışmış ama başarılı olamamıştı; hepsinin gözlerinde, yaşadıkları aynı acılar vardı (...); ancak, bunun dışında, tüm kadınlar ödün vermeden bireyselliklerini korumuşlardı; onların tersine, erkeklerin çoğu, savaştan unutamadıkları, unutmayı göze alamadıkları (unutsalar, o anda ölürlerdi) ortak bir deneyimle döndükten sonra, ömürlerini devletin eline bakarak geçiriyor, adlarının dışında, hiçbiri ötekinden pek farklı olmadan, iğdiş boğalar gibi bomboş yaşıyorlardı.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.