351 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
Üç ana kısma ayrılan kitap Doğan hocanın diğer kitaplarında olduğu gibi Arif Bey ile karşılıklı yapmış olduğu sohbetler ile ilerliyor. Mış gibi ne demek ve mış gibiliğin yaşamın farklı alanlarında toplumdaki yansımalarının ele alındığı eşsiz bir kaynak olduğu söylenebilir. Altını üstünü çizdiğim ve burada paylaşamadığım birçok satırı, paragrafı olan bir kitap. Kitabın büyüsüne kapılmamak mümkün değil diye düşünüyorum. Bireyde kendine ve topluma yönelik büyük farkındalıklar yaratıyor. Okudukça fikirlerinizin ve bakış açınızın değişeceğini düşünüyorum, en azından bende öyle bir etki yarattı. Günlük yaşamda mış gibi bir davranış sergilediğimde bunu fark edip 'mış gibi bir ilişki oldu' vb. cümleler kuruyorum. Beni derinden etkileyen sayfaları da paylaşmak istiyorum burada. 54-57. sayfalar arasında eğitim, 109-111. sayfalar arasında çevre ve doğa bilinci (Kızılderili ve toprak satımı konusu işlenmiş), 137-139. sayfalar ve 148-151. sayfalar arasında yargıda eşitlik (güçlülerin daha eşit olması durumu), 317-319. sayfalar arasında insan ilişkileri (yalana başvurma, sınırlar, bireyselleşme kavramları üzerinde durulmuş) ve son olarak da 147. sayfada varoluş ve yaşam başlığı çarpıcı örneklerle -tüm gerçekliği ile- gözler önüne seriliyor.
Mış Gibi Yaşamlar
Mış Gibi YaşamlarDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20203,340 okunma
Kendinizi dinleyin. Mekânın ve Zamanın sonsuzluklarına bakın. Orada, yıldızların şarkısı, sayıların sesi, kürelerin ahengi yankılanır. Her güneş Tanrı'nın bir düşüncesidir ve her gezegen bu düşüncenin uygulanış biçimidir. Ey ruhlar! Sizin yedi gezegen ve yedi göğün yolundan zorluklar içinde inmeniz ve sonra tekrar yukarı çıkmanız, bu ilahi düşünceyi anlamanız içindir. Yıldızlar ne yapıyor! Sayılar ne diyor? Küreler döne döne ne şekillendiriyor? Ey kaybolmuş ya da kurtulmuş ruhlar, onlar sizin alın yazınızı söylüyor, sizin alın yazınızı şekillendiriyor! Fragman (HERMES)
Reklam
‘Sonunda evleniyorum işte, kadın pılı pırtısı da olacak bundan sonra, patron mu ne işte, üzerinden tüyleri almak...’ Bu düşünceden doğal ne olabilir, bunun neresi korkutucu görünür? Bir geliyor, bir gidiyordu bu düşünce; elimde olmadan geliyor, bir anda zihnimi meşgul ediyordu. Bunu anlamak zorundasınız, çünkü insanın ruhunda ne düşünceler
Padişah huzurunda Nefi’nin Siham-ı Kaza ’sı okunurken yakınlara bir yere yıldırım düşmesi üzerine şair idam edilmiş ve ölüm tarihini belirtmek için “Gökten nazire indi siham-ı kazasına” şeklinde tarih düşülmüş. Bunu bilen ve içlerine katılalı pek de fazla zaman geçmemiş olan yeniyetme bir şair bu olayı ima ederek “Gökten avize indi kafiyesine” deyince yaşlılardan biri hemen atılıp “Hele bakın şu çaylağın bet sesine” diyerek taşı gediğine koymuş, ustalığını da bir kez daha kanıtlamıştı.
"Kralların Vekilharcı olmamın bana bahşettiği yetkiye dayanarak, kararlaştırmış olduğum şeyi ilan ediyor ve halkının sergilemiş olduğu eşsiz cesaret ve en çok ihtiyacı olduğu zamanda Gondor'a sunmuş olduğu, umutların da ötesindeki yardım eli dolayısıyla, Éothéod Lorduna, Léod oğlu Eorl'a karşılıksız bir hediye sunmak istiyorum:
Sayfa 496 - Cirion ve EorlKitabı okudu
BATAN GEMİ (TOPAL)
"İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim! Sağa sola sallanıp, bakın, çırpınıyorum; Fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır, ben miyim; İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim! . . . Ne zaman kara yüzü göreceğim, ne zaman! Bir ümit dağılıyor çıkan her nefesimden. Batacağım galiba bir limana varmadan! Ne zaman kara yüzü göreceğim, ne zaman."
Sayfa 46
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.