"Doğru diyorsun Saniye Teyze," dedi. Daha derken Saniye Teyze verilmiş hakkını bir firavun büyüsü ile değneğe çevirmiş gibi Aziz'in sırtına, "Doğruyu biliyorsun da niye eğriyi söylüyorsun, yalancı hafız," diye sesi incelerek, yükselmeye çalışıp yükselemeden havada cızırdattı. "Ver hafıza yesin, ver hocaya yutsun," diye devam etti. Aziz kapıda öylece duruyordu, gitmek istiyor ama nasıl ne diyerek ayrılacağını da bilemiyordu. Kadın, "Ben ne yiyorum biliyor musun, ot kurusu ile kar suyu, bir lokma ekmek bulsam biri getirse bitmesin diye iki lokmasını ard arda yemiyorum," diye sesini gene havayı eğri bürü çizerek sanki öbür dünyaya bir şekilsiz mektup gönderdi.