Meshûm terimi, fıkıh usulünde genel olarak bir lafızdan, o lafızda açıkça söylenmeyen bir şeyin anlaşılması anlamında kullanılır. Mefhumun, biri "meſhum-ı muhalefet", diğeri "mefhûm-ı muvafakat" olmak üzere iki türü vardır.
Bu yüzden bazen bilmemek daha iyidir, hiç başlamamak, karşısında savunmasız kaldığımız, o bir şeyler anlatıp duran sesleri dinlememek daha iyidir, o anlatıcı seslerden hepimizde vardır, o anlatıcı sesler uzak ya da yakın geçmişe dalıp artık önemini yitirmiş yine de insanın hayatını ve gelecek yıllarını, dünyaya ve insanlara bakışını etkileyen bir şeyleri anlatırlar, bunları dinledikten sonra hiçbir şeye güvenemezsiniz, her şey mümkündür artık, kendimiz de dahil iyi tanıdığımız insanlardan bile en büyük alçaklıklar ve en korkunç hareketler beklenebilir. Yine de herkes durmadan bir şeyler anlatır ve anlatmak için durmadan bir şeyler gizlerler; sadece söylenmeyen şeyler ne anlatılır ne gizlenir. Ve bu sessiz kalınan şey bir sırra dönüşür ama bazen, sonunda bu sırrın da anlatıldığı bir gün gelir.
Mütemadiyen yalanlarını söyleyen şeyler bizi artık aldatmıyor. Söyleyeni dinlerken duyduğumuz sözler bize şeffaf görünüyor. Yalnız işittiğimizin yalan olduğunu değil, aynı zamanda söylenmeyen doğruyu da duyuyoruz.
"İhmal edilen her şey ölür. Ertelenen şey erteledikçe daha da uzaklaşır. Söylenmek istenip de söylenmeyen sözler kalpte yük kalır. Yürünmeyen yol birikir. Her şey yerinde ve zamanında güzel."
zaman ihtiraslıdır
beyazlayan saçlarda
beyaz sakallarda
yıllanmış yüzlerde ki buruşuklar kadar
gerçektir hayat
söylenmeyen sözler
alınmayan gönüller
hiç kavuşulmayan aşklar gibi
gerçektir hayat
Ah, dünya sözüyle, nasıl anlatsam?
Gönül bu halinle, kozlarım yoktur.
Acımadan sille, vurup tınlatsam,
Saymakla bitmeyen, izlerim yoktur.
x
Gönül boş şeylerle, bezdirme beni,
Divane ederek, gezdirme beni,
Çekilmez tavrını, yazdırma beni,
İnsanın söylemediği şeylerdeki kudreti söylediklerinden fazlaydı. Kişi gizlediklerini açıklayabilir ama açıkladıklarını gizleyemezdi. Söylenmeyen her bilgi bir nevi güç demekti.
yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiçbir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yeni bir mevsime
orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri
yatıştıncı rüzgârlar
dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne "dinginlik" adını verir
"seni iyi gördüm," diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki
"İhmal edilen her şey ölür. Ertelenen şey erteledikçe daha da uzaklaşır. Söylenmek istenip de söylenmeyen sözler kalpte yük kalır. Yürünmeyen yol birikir. Her şey yerinde ve zamanında güzel."
İhmal edilen her şey ölür. Ertelenen şey erteledikçe daha da uzaklaşır. Söylenmek istenip de söylenmeyen sözler kalpte yük kalır. Yürünmeyen yol birikir.,,
Atlayarak çiz dünyayı,
gerçekler söylenmeyen alanlarda kalsın,
yani gerçekleri söyle, sadece onları;
Bana sorarsan -ki sormasan da olur-,
yüreğindedir yaşamın bütün ipuçları.