Aramızda tıp mesleğinden olanların ilk öğrendiği şey buydu: "Kitaplar yalan söylüyor! " İnsanın, şu kadar saat uyumaksızın yaşayamayağı söylenirdi. Kesinlikle yanlış! Kesinlikle yapamayacağım şeyler olduğuna inanırdım: şunsuz uyuyamam ya da şununla veya bununla yaşayamam. Nelere dayanabileceğimize ilişkin birkaç sürprizden söz etmek isterim: Dişlerimize bakma olanağımız yoktu yine de buna ve ağır vitamin eksikliğine rağmen, diş etlerimiz her zamankinden çok daha sağlıklıydı. Aynı gömleği, ta ki gömlek görünümü tamamen yitirene kadar, altı ay giyiyorduk. Su borularının donması nedeniyle günlerce yıkanamamamıza rağmen, toprakta çalışmaktan kirli ellerimizin üzerimde oluşan yara ve sıyrıklar (soğuk ısırması olmağı sürece) iltihap kapmıyordu. Ya da örneğin yan odadaki en hafif bir gürültüye uyanacak kadar uykusu hafif olan birisi, kulağının dibinde gürültüyle horlayan bir yoldaşa yaslanıp deliksiz bir uyku çekebiliyordu. Şimdi bize, insanı kabaca her şeye alışabilen bir varlık olarak tanımlayan Dostoyevski'nin sözlerinin doğru olup olmadığı sorulacak olursa, cevabımız, "evet, insan her şeye alışabilir, ama nasıl olduğunu bize sormayın." Olacaktır. Psikolojik araştırmalarımız henüz oraya gelmedi; biz tutsaklar da o noktaya ulaşmış değildik. Henüz ruhsal tepkimizin ilk evresindeydik.
Sayfa 31 - Okuyan UsKitabı okudu
Âyet 78: "O kendi yaratılışını unutarak bize bir de mesel getirdi: Bu un ufak olmuş kemikleri kim diriltir?" Bu tarz bir soru ölüm olayının gerçeğini bilmemekten ileri gelmektedir. O halde ölüm olayını bilimsel olarak bir inceleyelim. Çeşitli varlıklarda ölümün tanımı şöyledir: a) Kuantlar, enerji zerrecikleri ve ışınlarda
Sayfa 101 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
Günler birbirini takip ediyordu. Her gün çeşitli bölgelerin ileri gelenleri heyetler halinde gelip babamı selamlıyorlardı. Burada, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni temsil etmek üzere gelen heyetten de bahsetmeyi unutmamalıyım. Sözkonusu heyet Abdullah Kasım başkanlığında gelerek Cidde’de babamı karşıladı. Abdullah Kasım babama şunları söyledi:
169 syf.
8/10 puan verdi
Sergüzeşt-i Ali Bey
𝙽𝙰𝙼𝙸𝙺 𝙺𝙴𝙼𝙰𝙻 / İ𝙽𝚃İ𝙱𝙰𝙷 "𝘏𝘶𝘻 𝘮â 𝘴𝘢𝘧𝘢 𝘥𝘢'𝘮â 𝘬𝘦𝘥𝘦𝘳." (" 𝘚𝘢𝘯𝘢 𝘩𝘶𝘻𝘶𝘳 𝘷𝘦𝘳𝘦𝘯 ş𝘦𝘺𝘪 𝘢𝘭 , 𝘬𝘦𝘥𝘦𝘳 𝘷𝘦𝘳𝘦𝘯 ş𝘦𝘺𝘪 𝘣ı𝘳𝘢𝘬. ") Hep hazin sonlar vardır deriz ya hani, içinde beklenmedik haller, pişmanlıkar, acılar ve kaybedişler barındıran o hazin sonlar… Bir de bu sonlara sürüklenişin içerisinde çıkılmak istendiğinden sapılan kestirme
İntibah
İntibahNamık Kemal · Olympia Yayınları · 202040bin okunma
OY HAVAR Ben bir ölüyüm. Hisli bir ölü. Vücudum soğumadı henüz. Burnumda iki damla kan. Göz kapaklarım yarı açık. Odamın ortasında gölet. Kan göleti. Karanlık çöktü çökecek. Çok olmadı öleli. Çok mu oldu yoksa? Babaannem dediydi bir keresinde, ölüm karanlık değildir, diye. Odam karanlık. Gölet siyah. Kapıda üç kaba ses yumruk sesi. “Aç
Sayfa 13 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Büyükanası emir verdi: "Elini ayağını bağlayın şu köpeğin." Sonra da hemen caydı... "Yapmayın, incitmeyin benim torunumu," diye yanına geldi. "Dur yavrum, dur kara gözlüm, dur aslanım, dur, çok yoruldun. Vay yavrum, vay benim aslanım, ana başkadır, ana! Analık batsın analık. Bak, oğlum, senin anan da benim oğlumu
Sayfa 45 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
26 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.