Ne güzel...
Nazım Hikmet’e bayram için bir ayakkabı almaya karar verirler. O zamanlarda şimdiki gibi hazır ayakkabı satan bir mağaza yoktur. Sadece ayakkabı yapan bir dükkan vardır. Oraya giderler. Ayakkabıcı Nazım’ın ayağını bir kartonun üzerine koyar ve iyice basmasını söyler. Daha sonra kurşun bir kalemle ayağının etrafını çizer. Bu karton onun ayakkabı
“ÇOCUKLUK NE GÜZEL BİR BAŞI BOŞLUKTUR”
Der 
Cengiz Aytmatov hakikaten de öyle özellikle 👧🏻90’lar çocukları sokağın toprağını yutmuş çocuklardır. Bu çocukların gizli bir bağı vardır. Diğer şehirlerde ki çocuklarla. Ve Sadece çocukların arasında “Nasıl ya ?” Şöyle anlatayım efendim; Bazı oyunlar vardır, o zaman herkes oynamıştır. O oyunları her şehir de, farklı isimlerle. Misal biz İzmir’de ⚽️MUÇİ
Hayatının değeri nedir?
Bir gün genç bir çocuk babasına
● Hayatımın değeri nedir?
diye bir soru sorar.
Babası cevap vermez, onun yerine
■ Al bu taşı ve satmaya markete götür.
diye bir yanıt verir.
Ve ekler;
■ Fiyatını soran olursa iki parmağını kaldır ve sus.
Çocuk taşı markete satmaya gider ve bir kadın taşın fiyatını sorarak, onu bahçesine koymak istediğini
Gerekli Şeyler...
Castle Rock...
Ruhlar Dükkanı en iyi King romanlarından biridir. Bir kasaba düşünün çok sessiz ve huzur dolu ama bir gün bir dükkan açılıyor ve kasabada her şey kabusa dönüşüyor. Dükkanın sahibi çok uzaklardan gelen bir yabancı. İsmi ''Gaunt'' her şeyi değiştirecek olan, insanlara bir şeyler satan ve bir şeyler yapmaya zorlayan bir karakter. Aslında zorlama derken insanları sanki hipnotize ediyor ve olaylar başlıyor.
Çok fazla karakter olmasına rağmen çok iyi anlatmış yine Usta King. Ve yine eski kitaplara selam çakmış daha kitabın başında 
Çağrı ve 
Kujo'ya selam gönderiyor. Sonradan sayfalar ilerledikçe bi baktım 
Hayatı Emen Karanlık'ın ana karakteri karşımda ve en büyük şoku da burada yaşadım. Şok üstüne şok yani... Detay vermeyeceğim tabii ki :)
Dükkanda hayatta en çok istediğiniz şeyler karşınıza çıkıyor ya da geçmişte yaşadığınız en güzel anılardan kalma eşyalar tekrar karşınıza çıkıyor ve bunların fiyatı cüzdandaki paralar değil. Sadece Gaunt'un dediklerini yapmak olacak. Bedel ödemek zorundalar.
Gerilim, heyecan dolu bir aksiyon kitabı. Kanunları çiğnemek adeta normal bir hayata dönüşmüştü. Herkes birbirinden şüpheleniyor ve geçmişteki aralarındaki kavgalar en büyük olayların fitilini ateşlemişti bile. Kitap çok akıcı ve karakterleri tanıdıktan sonra su gibi akacak sayfalar.
Şeytan her zaman aramızda!
Kasabanın zayıflığından ve öfkesinden beslenen Yalnız Adam olan Gaunt ile tanışmaya hazır mısınız?
Ruhlar Dükkanı'na girmeye hazır mısınız?
Acele Edin...
"Belki de sen ondan önce bıkarsın. Hüzün verici bir düşünce, evet, ne var ki deha hiç kuşkusuz güzellikten daha uzun ömürlüdür. Hepimizin, kendimizi aşırı derecede eğitmek uğruna bunca zahmete katlanmamızda bundandır ya. Şu çılgın, kıran kırana yaşam savaşında hepimiz dayanıklı bir şeylere sahip olmak isteriz, bu yüzden de yaşam kavgasındaki yerimizden olmamak için kafamızı süprüntülerle, olgularla doldururuz. Eksiksiz bilgi sahibi adam: Çağdaş İdeal işte budur. Eksiksiz bilgi sahibi adamın zihniyse ürkütücü bir şeydir. Elden düşme züccaciye satan bir dükkan gibi, baştan aşağı toz ve eciş bücüş nesneler, canavarlar. Her şeye gerçek değerinin üstünde fiyat konmuş. Evet, bana öyle geliyor ki, ilkin sen usanacaksın. Günlerden bir gün dostuna bakacaksın, çizgileri gözüne az bucuk ayarsız gözükecek ya da renginin tonunu beğenmeyeceksin ya da böyle bir şey işte. İçten içe onu acı acı kınayacaksın, onun sana karşı çok kötü davranmış olduğunu düşüneceksin. Kapına bir daha geldiğinde
tümden soğuk, ilgisiz davranacaksın ona. Çok yazık olacak doğrusu, çünkü bu seni değiştirecek. Senin bana anlattığın enikonu romantik bir öykü, bir sanat romantizmi, diyebiliriz. Böyle romantik bir öykü yaşamanın en kötü yanı şudur ki bittiği zaman kişiyi romantiklikten tümüyle uzaklaştırır. "
Sayfa 24
Dedektif Komikleri
Altıncı hissini satan birileri olsaydı iyi olurdu. Kitaplarda gölgenin ötesine rastlayamadım. Ruhlara hiç girmek istemiyorum, şeytan bile uğraşmıyor onlarla artık. Elindekiler çoğalınca satmaya başlamış , özüne dönmüş o da. Kötü esprinin doğasını araştırıyormuş bir de. Neden insanlar böyle şeylere çok takılıyor diye az dolanmadı etrafımda.
Ama