Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hep korkarım sevdiklerime, yakınlarıma, arkadaşlarıma da müdahale etmek zorunda kalırsam diye. Bir gün birbirimizin önüne gelirsek diye bazen gözlerimiz dolar. Geliriz de; kurtaramayız, hiçbir çaba işe yaramaz, geriye yalnızca hafızamızdaki görüntüler, içimizdeki sızı ve kaybolmayan o korku kalır. Ve her denk gelişte birileri kendi ölümünü düşünür
yazın bittiği her yerde söylenir söylenmeyen şeyler kalır geriye ve sonra hiçbir şey olmamış gibi ağır, usul bir hazırlık başlar uykuya benzer yeni bir mevsime orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında incelen yazın akşam esintilerinde zaman usulca sıyrılır aramızdan ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini başka ne gelir elimizden büyük bir uzaklığa gülümseyerek geçiştiririz ıskaladığımız şeyleri yatıştıncı rüzgârlar dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını saklar bizi gözlerimizdeki hüzne "dinginlik" adını verir "seni iyi gördüm," diyenler biz de iyi hissederiz kendimizi elimizden başka ne gelir ki
Reklam
senelerce, senelerce evveldi; bir deniz ülkesinde... ve belki de birbirine aktardığım defterlerin hepsinde bu şiir vardı: senelerce, senelerce evveldi; biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde bir kadırgada iki korsan tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında birbirimizi yaralarından tanıdık dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında duruyordu aramızda oysa konuşsak, ya da dokunsak birbirimize çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık batık gemilerin deniz diplerini saran umutsuzluğu vurmuştu yüzümüze birbirimizden ve aşkın keşfedilmemiş gizlerinden ürküyorduk bir definenin ikiye paylaştırılmış haritasında bilmeden birbirimize doğru ilerliyorduk
Filistin
#6şubat Ne büyük yas idi değil mi Ne büyük acı büyük keder Tarifi yok, ilacı yok, sızısı çok ... Acıyı karşılaştırmak, kıyas yapmak değil niyetim Keşke deyip şeytanı da sevindirmek istemiyorum Lakin, aynı hassasiyeti aynı birlik ve beraberliği #Filistin konusunda da göstersek, gösterebilsek Savaşı, barışla devşirsek ... Ne güzel olur değil mi? ... Ama ...hatırladım ki bizden görünenler Ne acı ki içimizdeki kirler O vakitte dahi ikilik çıkarmış Yüreklerindeki çamuru sözlerine taşımış idi ... Ama olsun Biz yine de temiz olalım Savaşı kovalım Barış derelim bahçelerden Kardeşlik filizlendirelim Umudu yeşertelim
08.05/ -Geceye not - "Bu hayatta her şey olabilir deyip, bunu kabullendikten sonra yaşadığımız şeyler daha kabul edilebilir bir yerde oluyor. Kimse mükemmel değil, insanlar hata yapabilir, biz mükemmel olmak zorunda değiliz. Birini çok severken ondan ayrılabilir, işine aşıkken hayatın alt üst olabilir. Hayat bir yol ve insan yürüdükçe öğrenmeye devam ediyor. Hayat biz mutlu olduğumuz zaman güzel görünür, kalbinin rengiyle bakarsın ve ne renksen onu yansıtırsın. İçimizdeki çocuk öğrenmeye, değişmeye devam ediyor. Onun düşmeye, yanılmaya, hata yaptıkça öğrenmeye hakkı var. Her yeni gün güzellikler getirmesi için bir umut..."
Bir çocuğun ağlamasını çaresizlik olarak algılamak bizi, tüm ruhsal sistemimizin yerle bir olması tehdidiyle karşı karşıya getirir. Bu yüzden anne ve babamızın bakış açısını üstlenmekte ısrar ederiz. Kendimize ihanet ettiğimiz anlarda, onlar bizi sakinleştirip pışpışlamıştır. Böylece ağlamasıyla içimizdeki yoksunluğu uyandırmış olan çocuğa işkence ederiz; her türlü yola başvurarak onu sustururuz. Çünkü biz "gerçeğe" sıkı sıkı bağlıyız ve "doğruyu" temsil etmekteyiz. Ayrıca çocuğun çaresizliği, kendimize olan güvenimizi şişirmemize yardımcı olur. Söz konusu olan kendi çocuğumuz bile olsa başkaları üzerinde iktidar, otorite ve hâkimiyet sahibi olmak benliğimizin anlamıdır.
Sayfa 18 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsanlar annelerinin, babalarının, karılarının, kocalarının kendilerini sömürdüğünü kullandığını suistimal ettiğini söylüyor ama biz bunun daha fazlasını kendimize yapıyoruz. İçimizdeki yargıçtan daha kötü bir yargıç olamaz. Başkalarının önünde bir yanlış yaptığımızda kabul etmeyip örtbas etmeye çalışırız. Ama kendi başımıza kalır kalmaz, yargıç öyle üzerimize gelir ki suçluluk duygusu öylesine güçlüdür ki kendimizi aptal,kötü ve değersiz hissederiz.
Fiziksel acının fonksiyonu neyse duygusal acının fonksiyonu da o. Acı çekmek, hayatımızda bir şeylerin değişmesi gerektiğinin sinyali. Her tür acı, bize değişim için bir çağrı. Her tür acı, içimizdeki çocuğun bizimle konuşması. Yeter ki biz duyalım, anlayalım ne demek istediğini.
"İnsana yapılan yatırım en önemli yatırımdır. Her şey insanla başlar, insanla biter."
Sayfa 248 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Hayatta en büyük kayıp ölüm değildir. En büyük kayıp biz yaşarken içimizdeki bir şeyin ölmesidir
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
"BİZ Bilinci'nin hâkim olduğu yönetimde, herkes birbirine iyilik yaptığı zaman, kendisine iyilik yaptığını anlamaya başlar. Bunu anlamayan azınlığa da ellerinden geldiğince öğretmeye çalışırlar."
Sayfa 241 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Gemileri yakmak masraflı iş.. batır gitsin:))
Bugün kendimde hapsolan şeylerin azad etme günü ilan ettim. Kitaplığım da uzun süre bekleyen kitapları yerlerinden çıkardım tek tek... Senden başladım.. gözümü korkutan , okunması Arap saçına dönen kitabım...
Germinal
Germinal
Sonra insanlardan,uzun süre fotoğraflarina baktım tek tek... İć sesim seni de azad ediyorum,seni de azad ediyorum geçti birkaçına... Çıkan cümlem azad olsa da seni de kalbimden çıkardım diyordum Yük olduğumu hissettiklerim,yada yokmuşum gibi davrananları özellikle... Her mevsim dünya kendisini yenilerken Biz insanlar neden asılı kalalım ki birbirimize😬 Bazen değişimin adıazattır Bazen vazgeçmek Bazen de pes etmek Adı her neyse, Tozlu rafları temizlemeye karar verdim tek tek... Bazen keder ,elem verir sevdiklerimiz... Üzülüp,hırçınlaşırız,belki yeniden sil baştan demek denemek için... Bazen de gemileri batırmalıyız. İçimizdeki tozlardan arınmak için... 🌼💙🍀✌️✌️✌️✌️
Biz bir bardak gibi çatlamayız tabii ki. Ama içimiz­deki "negatif titreşim enerjisi" olarak adlandırdığı­mız şey; bizde hoşlanmadığımız, huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı olayların ya­şamımıza çekilmesine sebep olabilir. İşte bu yüzden, nasıl bir titreşim içinde olduğumu­zun, bilerek veya bilmeyerek hangi rezonans alanını oluşturduğumuzun farkına varmak, bizim için çok mühimdir.
Türkiye’de olan biten her şeyden,iyisiyle kötüsüyle her birimiz sorumluyuz.İstesek de istemesek de,BİZ’in bir parçası olarak hepimiz sorumluyuz.Yaşamın doğası bu.
Türkiye’nin sorunlarından bu ülkenin insanı sorumludur.Sorumluluğu başka ülkelere yüklemek bizi daha aciz yapar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.