Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İran Masalları Hakkında-2 | Kubilayhan Yalçın..
Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderîler adlı çalışmasında şöyle diyor: * “Hacı Bektaş-ı Veli’nin tıpkı Barak Baba gibi, yarı çıplak, saçı sakalı, kaşları kazınmış, ama uzun ve gür bıyıkları olan bir Haydari şeyhi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Hiç şüphesiz bu portre, klasik Bektaşi ikonografisinde iyice yer
Birbiriyle Bağlantılı Kavramlar
( Düşünce-Frekans-Müzik-Burç-Bilim-Büyü-Tılsım-Nazar ) _ DÜŞÜNCE _ _Buda: Her şey düşüncedir. Ne düşünüyorsak o oluruz. Bize düşüncelerimiz şekil verir. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Bu dünyayı yaratan, zihnimizdir. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Biz, içselliğimizin meyvesiyiz.
Reklam
_Psikolojik Harp_ İkna, Hipnoz, Büyü, Algı...
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Geyik
Yakın zamanda omzuma dövmesini yaptırmam sonucu çevremdeki kıt akıllı yurdum insanı tarafından yalnızca boynuz kelimesi üzerinden bayat esprilere konu olabildiğini gördüğüm, kendini Türkçü, milliyetçi olarak nitelendiren kişilerin bile hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahip olmadığı çok kıymetli bir hayvan olan geyik hakkında bir derleme yapıp
-------------------------------------------------------------------------------- 80’ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet şiddetinin çizdiği bir dönemdi. bir yandan da, bu toplumun daha az tanışık olduğu bir başka iktidar biçiminin, ilk bakışta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan, yasaklayıcı değil oluşturucu, kışkırtıcı, içerici
1980'lerde şehirde yabancıları buluşturan mekânlar, farkli sınıflardan insanların rastlaşabileceği zeminler neredeyse bütünüyle ortadan kalktı. Etnik temellere dayalı geleneksel mahallelerin yerini sınıfsal temellere dayalı mahallelerin alması gerçi yeni değil; zengin, ortahalli ve yoksulların oturduğu semtlerin birbirinden ayrışmasının tarihi çok eskiye uzanıyor. 80'lerin farkı zengin ve yoksul mahallelerini birbirinden tümüyle ayırması olduğu kadar, farklı sınıflardan insanların rastlaşabileceği, ilişki kurabileceği ortak mekânları da hemen hemen tümüyle ortadan kaldırması. Artık yalnızca semtler değil, zengin ve yoksulların alışveriş merkezleri, eğlence yerleri, iş muhitleri de birbirinden ayrışmış durumda. (...) Bu sürecin kültürel alanda da izleri yok değil. 80'lerin ikinci yarısında en çok yakınılan şeylerden biri büyük şehirlerin "istilası"ydı. Gecekondular daha önce de vardı, ama İstanbul'un "elden gittiği" en çok gecekondulaşmanın hızını kaybettiği 80'lerde dile getirildi. Arabesk denen müzik 70'lerde de vardı, ama bu ancak 80'lerde bir söylem nesnesi haline geldi; yalnızca bir müzik tarzının, şehirlilere yabancı bir müzik tarzının değil, "kültürsüzlüğün" de adı oldu. 68'li olmanın, bugün çoğu yönetici olmuş insanları başkalarından ayrıştıran bir kuşak ideolojisine dönüşmesi de son üç dört yılın ürünü. Bütün bunlar, farklı sınıf, meslek ya da kuşaklardan insanlar arasında bir geçişkenlik sağlayan zeminlerin ortadan kalktığını, yabancılar arasındaki sınırın şimdiye değin olmadığı kadar kalınlaştığını gösteriyor.
Sayfa 70 - Mahrumiyet
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Taş'tım, Sektim, Battım...
"Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri, okura sunduğu bir görme aygıtına benzer; okurun o kitap olmasa kendinde belki fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar. Kitapta söylenenleri okurun kendinde tanıması, kitabın gerçekliğinin kanıtıdır..." (Marcel Proust, Yakalanan Zaman, s. 218) Bizleri pek çok
Taş Sektirme Ustası
Taş Sektirme UstasıResul Bulama · 0150 okunma
İlişki özleminin yaratılıştan geldiği, başlangıçta ve en bulanık safhada bile apaçık ortadadır. Detaylar algılanmadan önce donuk bakışlar, net olmayan boşluğa, belirsize doğru yönelir ve zaman zaman, beslenme isteğinin olmadığı meydanda iken eller, yumuşak çıkışlarla, gâyesizce, bütün görüntülere, havada belirsiz bir yere doğru uzanır. Birileri
Sayfa 93 - ÇEVİRİ: İNCİ PALSAY, KOPERNİK YAYINEVİ, 2. BASKI,2020
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.