Japon polisiyesinden iki kısa başlık var kitabın içinde; Şeytanın Çırağı ve Onları Öldürdü Mü?
Şeytanın Çırağı ile başlıyor kitap ve polisiye severler için çok güzel bir okuma deneyimi sunuyor. Yargılanmayı bekleyen anlatıcının, savcıya yazdığı mektupta geçmişe dair bir iç döküş olmasının yanında, bir nevi günah çıkarma da diyebileceğimiz satırlara tanıklık ediyoruz. Bir kadın cinayetinin şüphelisi olarak karşımıza çıkıyor. Mektubu yazdığı savcı ise aslında anlatıcının geçmişte tanıdığı ve kendisini suçlu gördüğü bir kişi. Mektuptan da anlayacağımız üzere savcı ile çok yakın arkadaşlarmış. Hatta arkadaştan da öte, hep içiçe, hep birlikte olduklarını anlıyoruz. Savcının, anlatıcının hayatındaki yerini mektup ilerledikçe ve ona olan giderek artan öfkesini görüyorsunuz. Yazdıkları ise inanılmaz. Özellikle eski arkadaşı olan savcı ile ilgili kısımlar çok çarpıcı. Tam bir iç döküş. Sevdiği kadın ve eşi ile yaşadıklarını okurken, kendisine kızmakla acımak arasında kalıyorsunuz. Hangi duygu daha yoğun karar vermek zor. Bir taraftan kötülüğünü çok kızıp, diğer yandan onun bu hale gelmesine üzülüyorsunuz.
Onları Öldürdü Mü isimli diğer polisiye ise, bazen yaşamda da rastladığımız hani o suçlu ilan edilen kişinin, acaba masum olma ihtimali var mı sorusunu akıllara getiriyor. Üstelik suçunu da kabul eden kişinin, suçsuz olma ihtimali üzerine yol alıyorsunuz. Bu da çok ilginç detaylarla dolu.
Yazarın anlatım dilinin akıcılığı sayesinde, her sayfayı merakla çevirdim. Japon polisiyesinin güzel örneklerinden olduğunu düşünüyorum.