Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Selam Olsun!
Biz Herakleitos'tan, Pascal'a, Spinoza'dan Heidegger'e, Bergson'dan Augustinus'a, Tanpınar'dan Peyami Safa'ya, zamana, boşluğa, içinde bulunulan dehlize, girişe, çıkışa, katmanlara, içinde yüzülen hale, ani fark edişlere, fark edip çark edişlere, bunların, insanın içinde sessız bir mana alması için sessiz duyuruşlarda bulunan büyük şairlere; Borges'e, Celan'a, Rilke'ye, büyük ustalar Breguet'ye, Şeyh Dede'ye, John Arnold'a, Süleyman Leziz'e, John Harrison'a, Eflaki Dede'ye, George Graham'a ... İsmini bildiğimiz, bilmediğimiz, bilmemenin ayıbını taşıdığımız, ayıp taşımayı bile beceremediğimiz, gözümüzü açan, fikrimize vuzuh veren yaşamış, üretmiş, çabalamış, yapmış, yaşlanmış, yaşlanamadan yaş ve çağ almış, üzerine düşeni fazlasıyla değil; gelmiş gelecek herkes adına yapmış bu nasipli insanlara çok çok borçluyuz... Hepsine sonsuz şükranlar, selamlar. Terleyenlere, yorulup tükenenlere, her şey ve herkes adına muztarib olanlara selamlar ...
Ermeni tehciri hadisesi Almanya’nın ürünüdür
“Ermeni tehciri hadisesi başta Almanya’nın ürünüdür. Bunu iki şekilde yapmıştır: bizzat hadisedeki rolüyle ve akabinde iddiaları yayarak. Alman kurmaylarının stratejisi içerideki Ermeni ayaklanmasını, Ermeni hareketini bastırmaya yatkındı. Buna göre mevcut hükümeti kullandı ve İngiltere orada olanları bire beş katarak anlattı. ‘Mavi Kitap’ yazarı Arnold Joseph Toynbee askerlik görevinden dolayı oradaydı ve açıklamaları var. Tehcir, ‘göç ettirme’ demektir. Burada bir ırkı ortadan kaldırma gibi ırkçı bir düşünce yoktu, ama mesela Almanya böyle bir şey yaptı: jenosit. Soykırımın özgün tarihî örneğini Almanya’da Yahudi ve Çingenelere uygulanırken gördük. Almanya bugün bu suçu insanlığa yaymak istiyor. Yani yaygın bir insan kusuru, sapkınlığı, birçok toplumda görülen kötü bir eğilim olarak göstermek istiyor ki, kendine yöneltilen suçlamaları hafifletsin! Önce kendi gençliği ve halkı nezdinde aklanmak istiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’daki gençler bir öğretim programında şunu sorguladılar: ‘Biz Schiller’in, Goethe’nin, Schopenhauer’in, büyük filozofların torunları değil de, kamp komutanlarının, insan kasaplarının, canilerin torunları mıyız?…”
Reklam
Devrimciydi. Tarih boyunca hiçbir lider bu kadar kısa sürede böyle büyük dönüşüm sağlayamadı. Yaklaşabilen bile yok. İngilizlerin ünlü tarihçisi Arnold Toynbee, şaşkınlıkla, saygınlıkla ve kıskançlıkla ifade ediyordu: "Bir an için tahayyül ediniz ki, Batı dünyasında Rönesans, Reformasyon, 17'nci yüzyıl sonundaki bilim ve düşünce ihtilali, Fransız Devrimi, sanayi devrimi, hepsi birden sadece bir insanın ömrünün içine sığdırılmıştır!"
"Söyleyecek bir şeyiniz varsa, elinizden geldiğince anlaşılır söyleyin. Üslubun tek sırrı budur." | Matthew Arnold
Sayfa 70 - Alfa Yayınları, 2022Kitabı okudu
Umutsuzluğa düşmeyin. Devam edin. Göreceksiniz başarıya ulaşacaksınız. Sebât ettiğiniz sürece başarısızlığa uğramanıza imkan yoktur.
Sayfa 61
Bir pazar günü öğleden sonra sanat galerisinde gezinmek oldukça kişisel ve estetik yönden memnuniyet verici olabilir.
Reklam
Tek yapman gereken gece yatağına yattığında büyük şeyler düşünmek.
Sayfa 45
Trust the process... have a great day my friends.
"With my desire and drive, I definitely wasn't normal. Normal people can be happy with a regular life. I was different. I felt there was more to life than plodding through a normal existence. I'd always been impressed by stories of greatness and power. I wanted to do something special, to be recognized as the best. I saw bodybuilding as the vehicle that would take me to the top, and I put all my energy into it. ¤ "Arzularım ve dürtülerim nedeniyle kesinlikle normal değildim. Normal insanlar düzenli bir hayattan memnun olabilirler. Ben farklıydım. Hayatta normal bir varoluşu zorlukla sürdürmekten daha fazlası olduğunu hissettim. Hikayelerden her zaman etkilenmiştim. Büyüklük ve güç... Özel bir şey yapmak, en iyi olarak tanınmak istedim. Vücut geliştirmeyi beni zirveye çıkaracak araç olarak gördüm ve tüm enerjimi buna verdim.
Abdülhamid tarafından İhya, İttihat ve Terakki tarafından istismar edilen Osmanlı Hilafeti fikri Türkiye için savaşın sadece ilk safhasını sona erdiren Mondros mütarekesi'nden sonra da etkisini sürdürdü.
İslâm toplumunun istikbali, diplomatik ve askerî olaylardan ziyade mezkûr sosyal ve kültürel çabaların neticesine bağlı bulunuyordu.
Reklam
panta rhei("Her şey akar.")
Yaşayan bir varlık da, şekil değiştirmeyen ancak sürekli değişen bir ırmaktır.
Sayfa 225 - KÜY yayınları, 4.basım,21.bölümKitabı okudu
Tuhaftır, kendi haline bırakılan Müslüman ülkelerde azınlıklar Batı tarzında homojen ulus devletlerin gelişim süreci içerisinde tasfiye veya asimile edilirken batılı güçlerin mandasına bırakılmış İslâm topraklarında süregelen farklı milliyetlerin iç içe yaşayışı maksatlı olarak korundu ve hatta geliştirildi.
3 Mart kanunu ile ilgili resmî bir tebligat ve (kanunun 3. Maddesi on günlük bir mühlet tanıdığı halde) 3-4 Mart gecesi derhâl Türkiye topraklarını terk etmesi hususunda ki bir emir; kanunun meclisten çıkarıldığı gün, 29 Şubat'ta, kendisinin son selâmlık merasimine katılmış olan Abdülmecid Efendi'ye ulaştı. 4 Mart günü şafak vakti Abdülmecid Efendi, bir oğlu, iki kızı ve iki zevcesiyle birlikte İstanbul'dan ayrıldı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.