Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte geldim. Koynumda aylarca biriktirdiğim karanlığımla geldim. Sunacağın aydınlığın her zerresine ihtiyacım var olarak geldim. Kendimi kaybettiğim dünyada, kaybetmenin mükâfatı sen ol diye geldim. Sana varmamın sınırını belirlercesine çizdiğin gözlerinin sürmesine sür beni diye geldim. Bundan sonra beni sen yaz diye dilemeye geldim. Bir telinden tutunmaya hazır olduğum saçlarınla tel tel tut beni diye geldim. ‘İnsan güzeli neden arar’ diye çırpındığım yerden, güzel olan sen ol, tut elimden çıkar beni diye geldim… Uyanışlarımın sabahında, üstüme kokun sinsin diye geldim. ‘Uyan artık, kahvaltı hazır, git artık geç kalacaksın, gel artık özledim’ de diye geldim.
Dostluk, bir insana yalnızca belleğinin doğru çalışmasını sağlamak için gerekli. Geçmişini anımsamak, onu hep sırtında taşımak, dedikleri gibi, belki de insanın kendi ben'ini koruyabilmesi için gerekli tek koşul. Ben'in çekip küçülmemesi, oylumunu koruması için, anılan bir saksı çiçeğini sular gibi sulamak gerekiyor; ve bu sulama işi, geçmişin
Reklam
Da Vinci
Leonardo sırf kitaptan öğrenilmiş kuru bilgiye ilgi duymuyordu. Shakespeare gibi belki de, "bir parça Latince, ondan da az Yunanca" biliyordu. Üniversite hocalarının hayran oldukları antik yazarların bilgilerini ödünsüzce kabul ettiği bir çağda, Leonardo okuduğu bir şeye, gözüyle görmediği sürece inanmıyordu. Ne zaman bir sorunla karşılaşsa, bu konudaki bir otoriteye başvuracak yerde, o sorunu kendi deneyleriyle çözmeye çalışıyordu. Doğada, onun merakını uyandırmayan, dehâsını kamçılamayan hiçbir şey yoktu. Otuzdan fazla kadavra keserek insan vücudunun gizlerini araştırdı. Ana rahmindeki çocuk gelişiminin gizemlerini ilk araştıranlardan biri oldu. Dalgaların ve akıntıların yasalarını inceledi. Bir gün gerçekleşeceğine inandığı uçan bir makine yaratma girişiminde yararlanmak için, böceklerin ve kuşların uçuşunu gözlemleyerek, çözümleyerek yıllarını harcadı. Ona göre, sanatın temeli kesintisiz bir araştırma olmalıydı. Bu araştırmanın konularını da; kayaların ve bulutların biçimleri, havanın uzak nesnelerin rengi üzerindeki etkisi, ağaçların ve bitkilerin büyüme yasaları, seslerin armonisi gibi konular oluşturuyordu.
Sayfa 294 - pdfKitabı okudu
Ruhun Gözyaşları
Ağlayan kadınların bir bölüğü, benim sezebildiğim kadarıyla, yitirdikleri hayatlarına ağlıyorlar. Evliliğin cehennem azabına döndüğü evlerin kadınları, bütün hayat enerjilerini çocuklarına yöneltir ve onlarla birlikte kendilerini var ederler. Onlar da evlenip gittiklerinde, hele de hayırsız gelin veya damatlara, anaya (s.51) olan borcu ufak sevgi
Kesin olan bir şey varsa o da ünün kötüye kullanımı ve dünyanın gelip geçiciliği üzerine avaz avaz bağıranların aslında en çok ün peşinde koşuşturan olduğu. Bu davranış biçimi sırf hırslılara özgü değil kuşkusuz, şansı yaver gitmeyen, karakteri zayıf olan herkese özgü. Yoksul insan bir de hırslıysa artık hiç susmadan paranın kötüye kullanımından, zenginlerin ahlaksızlıklarından konuşup durur. Ama böyle yaparak sadece kendisine işkence çektirir ve sadece kendi yoksulluğuna değil, başkalarının zenginliğine de nasıl tahammül gösteremediğini açığa vurur. Sevgilisi tarafından beklediği ilgiyi göremeyenler de böyle yapar, kadınların kararsızlıklarından, yalancılıklarından ve bunun gibi dile pelesenk olan başka kusurlarından başka hiçbir şey düşünemez olur, ama sevgilisi tarafından yeniden kabul gördüklerinde de bütün bu düşündüklerini bir anda unutuverir. Öyleyse duygularını ve dürtülerini sadece özgürlük sevgisiyle hafifleten bir insan ne yapıp edip mutlaka bunların nedenlerini bilmeye yönelir, zihnini de bu konuda edindiği doğru bilgiden kaynaklanan mutlulukla doyurmaya çalışır; insanların kusurlarına odaklanıp insanları hor görmekle meşgul etmez zihnini, özgürlük maskesi takıp sahte gülücükler dağıtmaz. İşte bütün bu kurallara harfiyen uyan ve bu kuralları hayata geçiren insan eninde sonunda bütün davranışlarını aklın egemenliğine geçirebilir.
Sayfa 438Kitabı okudu
“İnanç bir ihtiyaçtır, su içmek gibi. Ama insanlar bedenlerinin suya ihtiyacı olduğunu gözetmeksizin sadece bir şeyler içmek adına önlerine konan çay, gazoz, artık ne varsa onu içerek susuzluklarını giderebiliyorlar, bu ne gibi biliyor musunuz? İnanca ihtiyacı olan bir ruhun, imanını beslemek için önüne konan ne varsa sorgulamadan kabul etmesi gibi. Yani maalesef inananlar da her zaman imanlarını besleyecek şeyleri seçmeyebiliyorlar. Suya ihtiyaç duyan bir beden su yerine sürekli gazoz içip nasıl sonunda hasta olursa, imana ihtiyaç duyan bir ruh da, ‘sorgulamazsa’, düşünmeden, anlamadan sadece biat ederse sonunda hasta olur, çünkü insan biat etmek için değil, anlamak için yaratılmıştır, sorgulamamak yaradılışımıza aykırıdır. Eğer sizin inancınız, bir diğerinin var olmaması gerektiğini size söylüyorsa ve siz bunu bir Müslüman olarak kabul ediyorsanız dünyanın en büyük günahını işliyorsunuz! Sorgulamamak islam’a hakarettir! Çünkü sorguladıkça seveceğiniz bir yoldur bu!”
Sayfa 436Kitabı okudu
727 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.