İskender Pala..
Onunla ilk Şah ve Sultan kitabında tanışmıştım. İyi ki de tanışmışım. Edebiyatla çok ilgim olmadığı halde onun kitabı beni ısındırmaya yetmişti. Şimdi de aynı şekilde Od kitabıyla hayranlığım iki katına çıktı, hem ona hem de edebi romanlara.
Samimi olmak gerekirse kitap yavaş aktı, çünkü edebiyatla haşr olan bir insan değilim. Bunu net bir şekilde ifade etmem gerekirse; dili biraz ağırdı. Tasavvufi bir konuyla alakalı olması sebebinden ötürü olduğunu düşünüyorum.
Ve Yunus Emre.. Ben dahil buradaki bir çok insan onun sadece ''Gel gör beni aşk ne'yledi'' veyahut ''Bana sen'i gerek sen'i'' şiirlerinin kesitiyle tanıyoruz, buna eminim. Halbuki İskender Pala onu ne de güzel keşfetmiş ve bizlere aktarmış.. Ne güzel ne zorlu ne karmaşık bir hayatı varmış Derviş Yunus'un.
Yıllarca oğlunu araması, ilk aşkı biricik karısı Sitare'den ölse bile vazgeçmeyişi..
Dua'nın güzelliğini, hayatın şükrünü, Yaratıcının kudretini Yunus bu kitap ile bize göndermiş..
Peki gerçek aşk neydi?..