Esenyurt'tan Bakırköy'e giderken okunacak, gayet sürükleyici bir kitap.
Öyle ki, her kitabında olduğu gibi bu kitabında da kişilik analizi yapan Zweig'i okurken örnek alıp, ön koltukta yüksek sesle telefonla konuşan kızın, yanda oturan şeker patlatma oyunun oynayarak yolculuk yapan amcanın, ani fren yapan şoförün kişilik analizini yapabilirsiniz. Ayrıca kitabın sürükleyici olması trafiği göz ardı etmenizi sağlarken, ana hikaye içinde farklı bir hikaye anlatıyor olması da güneş vuran tarafı yanlış hesaplamanızdan dolayı kendinizle iç hesaplaşmanıza fırsat sunuyor.
kitabı okurken, yazarın sadece bir romanı değil de aynı zamanda bir veda mektubu olduğunu bilmenizde fayda var, zira intihar etmeden önceki son kitabı Satranç. Kitapta intiharın eşiğindeki bir yazarın ruh halini, düşüncelerini bulmanız mümkün. Bu noktada son durağa gelmeden kitabı bitirmek benim için önemliydi.
kısacık hikaye gibi gözükse de sürgünde intihar öncesi ruh halini, kibre ve kine karşı öfkeyi, karamsarlığını, umutsuzluğunu göstermektedir ve siz bunları okurken aslında uzun olan Esenyurt-Bakırköy arası mesafenin gerçekte kısa olduğunu öğrenebilir, dönüşte güneşin hangi yönde olduğunu daha net hesaplayabilirsiniz.