Faust / Goethe
Her okuduğumda ayrı bir lezzet aldığım, gerek Goethe'nin gerekse dünya yazınının başyapıtlarından. Faust ve Goethe'ye bu kadar sempati duymamın sebebi Goethe'nin kendi döneminin birçok Avrupalı edip şahsiyetine nazaran Doğu kültürlerine, Doğu edebiyatlarına aşina olmasının payı da var. O bir Hafız-ı Şirazî hayranıdır, Doğu araştırıcısıdır, Doğu-Batı Divanı'na hayat verendir. Goethe'nin Doğu'ya olan bu ilgisi günümüz acizler tarafından hep yanlış algılanmış, Tolstoy'a biçilen itham ona da layık görülmüştür. Sanki çok mühimmiş gibi Goethe'nin İslam'ı kabul ettiği rivayeti ortaya atılmış, Goethe asıl misyonundan uzaklaştırılmıştır. Bu taife bunu sıklıkla yapar, kendilerini inatla geçmişle, din ile tatmin ederler.
Neyse... Faust'a gelmek istiyorum tekrar. Faust, bir şiirsel oyundur, piyestir. Rivayet oldur ki Goethe'nin üzerinde 60 yıl çalıştığı eseridir. Eserdeki bilge Faust ile Mefistofeles (Şeytan) arasındaki anlaşmanın geri planında hep bir devlet birey ilişkisi sezmişimdir. Zahiri yönüyle Faust amacına ulaşmak için Mefistofeles ile anlaşma sonucu her geçen gün daha fazla bağımlı olur Mefistofeles'e, neticede şeytana kul/köle olur. Bugün ki sadık bireyler ile devletler arasındaki bağ da bundan pek de farklı değildir. Ben Faust'ta batınî/içrek yönde biraz da bu tadı almışımdır. Goethe'yi tasavvur edince bunun pek de mümkünsüz olmadığını seziyorum.
Özcesi hepimiz bazı şeylerin Faust'uyuz.