BU İNCELEME PEK ÇOK KİŞİ İÇİN BİR ŞEYLER İFADE ETSE DE EN ÇOK MERAKLISI İÇİNDİR, OKUYAN İÇİN DE MERAKA SEBEP OLABİLİR !
TARIK TUFAN, TARIK AĞABEY
Kraliçenin Pireleri. Tarık abiyle tanışma kitabım, hem okur olarak hem de bizzat yazarla tanışma hikayemi paylaşmak istiyorum. Tarık Tufan’ı ilk olarak “Meksika Sınırı” isimli tv programında gördüm ve
Othello, o tutku ve aldatma rapsodisi, beni derinliklerine dalmaya ve insan kırılganlığının gölgeli koridorlarında gezinmeye davet ediyor.
Birinci Perde: Esrarengiz Mağribi
Bu trajik tablonun eşiğinde, bozkırlı general Othello ortaya çıkar, varlığı parıldayan yıldızlarla bezenmiş abanoz gecesi kadar baştan çıkarıcıdır. Dikenli bir bahçedeki
Sinan Cemgil... Ulaş Bardakçı... Ömer Ayna...
Taylan Özgür... İbrahim Kaypakkaya...
Bu isimleri tanır mısınız?
Ya da daha bilinen isimler. Yusuf Aslan... Hüseyin İnan...
Deniz Gezmiş... ve niceleri...
Cihan Alptekin'de onlardan biriydi. Tamamı yoksul ailelerin çocuklarıydı. Tamamı hayat mücadelesinin içindeydiler. Tamamı kafası çalışan
“Aşk karşılıklı işkencedir”
-Marcel Proust-
Çocukken okuduğum bir mesnevi hikayesinde sapasağlam bir adam ansızın yataklara düşüyordu,doktor muayene esnasında hastalığı hiçbir şekilde tespit edemeyip son çare olarak adamın kulağına kadın isimlerini tek tek saymaya başladı ve elini hastanın kalbinin üzerine koydu.Sırayla isimleri söylerken birinde
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
"Kendi kendime ayna oldum, gördüklerime tahammül edecek gücü bulamayınca da paramparça ettim. Söylemek kadar kolay olmadı. Hiç kolay olmadı. Kendi sırrını parçalamak."|| Tarık Tufan