Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti! Fakat bu nasıl bir sihir ki mutluluğumuzun tanıdık düşleri zihnimde neşeyle, kesintisiz, aydınlık, yakıcı bir alevin üstündeki kalın duman misali ansızın yükseliyor tekrar?
Sayfa 139 - YKYKitabı okudu
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti! Fakat bu nasıl bir sihir ki mutluluğumuzun tanıdık düşleri zihnimde neşeyle, kesintisiz, aydınlık, yakıcı bir alevin üstündeki kalın duman misali ansızın yükseliyor tekrar?
Reklam
..gitmem gerekti,kederli ve üşümüş,senden ayrı kalmam gerekti!
Nuran’ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran’ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla.
Sayfa 199Kitabı okudu
Deniz toprak gibi gökyüzünden ayrı değildir; göğün renkleriyle daima uyum içindedir, en ufak ton farkından bile etkilenir. Güneşin altında ışık saçar ve her akşam güneşle birlikte adeta ölür. Güneş yok olduğunda deniz onu özlemeye devam eder, tekdüze bir karanlığa gömülen toprağın aksine güneşin ışıklı hatırasını bir süre korur. Bu denizin hüzünlü yansımalarının saatidir, tatlılığıyla kalbimizi yumuşatır, eritir sanki.
Sayfa 222
Nuran'ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının bellibaşlı mevzuu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran'ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Herşey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartiyle.
Sayfa 297
Reklam
"Deniz geceleri susmayan şeylerin büyüsüne sahiptir; bunlar tedirgin hayatımızda bir uyuma izni, her şeyin yok olmayacağına dair bir vaattir, tıpkı yandığında küçük çocuklara yalnız olmadıkları hissini veren gece ışıkları gibi. Deniz toprak gibi gökyüzünden ayrı değildir; göğün renkleriyle daima uyum içindedir, en ufak ton farkından bile etkilenir. Güneşin altında ışık saçar ve her akşam güneşle birlikte adeta ölür. Güneş yok olduğunda deniz onu özlemeye devam eder, tekdüze bir karanlığa gömülen toprağın aksine güneşin ışıklı hatırasını bir süre korur. Bu denizin hüzünlü yansımalarının saatidir, tatlılığıyla kalbimizi yumuşatır, eritir sanki. Hava tamamen kararmak üzereyken, simsiyah toprağın üzerinde gökyüzü koyulaşmışken deniz kim bilir hangi muamma, dalgalarının altına gömülmüş hangi parlak gündüz kalıntısı sayesinde hâlâ hafifçe parlamaktadır." Diyor Proust.
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti.
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti!
kafiye üzerine
Şiirin nesirle de kâbil olduğunu zannedenler gaflettedirler. Şiir muhakkak vezinle ve kafiyeyle vücuda gelir. * Şiir mûsıkînin hemşîresidir, aletsiz teganni edilemez. Acem den meşk ettiğimiz şiirin manzume şekillerinde vahid i kıyasi beyit dır . Kıt'a, gazel, kaside ,terkib i bend, hep beyitlerden örülür, Acem beyit e o kadar bağlıdır kj
Sayfa 135 - istanbul fetih cemiyetiKitabı okudu
Reklam
O günden sonra Mümtaz için Nuran'ın evini düşünmek ayrı bir haz oldu. Sevgilisi gidip de tek başına kaldığı saatlerde, yahut evden hiç çıkmayacağını söylediği günlerde, onu bu ev içinde düşünmek itiyadını aldı. Nuran'ın hayat çerçevelerinden en mühimine sahip olduğu için, artık genç kadının düşüncesi onu hiç bırakmıyordu. Nuran'ı bahçedeki nar ağacının dibinde, kahvaltı masasında tasavvur etmek, yahut kendi eliyle düzelttiği çiçek tarhlarının arasında, saçları, başının üstüne bir iki firkete ile toplanmış, beyaz sabahlığı Pompei fresklerini andıran kıvrımlarla vücudunun inhinalarını kavramış geziniyor düşünmek, Mümtaz'ın yalnızlığını başka türlü dolduran hazlar oluyordu.
Ve farkına vardı ki bencillikten, tensellikten tamamen arınmış olan aşk, içinde bütün yumuşaklığı, muazzamlığı ve ilahiliğiyle hissetmek istediği aşk Françoise kadar yaşlı akrabaları, hizmetkârları ve doktoru da kapsıyordu; şimdi bütün canlıların ruhuna benzeyen ruhu Honoré’yi onlarla birleştiriyor ve Françoise’a da onlara bağlandığı sevgiyle bağlanıyordu, Françoise ’a ayrı bir aşk beslemiyordu artık. Bundan bir üzüntü duyması bile imkânsızdı, çünkü sadece ona yönelen bir aşk, hatta bir tercih fikri tamamen yok olmuştu.
Nuran'ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzuu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikâyetçi olmasına şaşıyordu. Nuran'ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla.
Sayfa 199Kitabı okudu
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.