Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti.
O günden sonra Mümtaz için Nuran'ın evini düşünmek ayrı bir haz oldu. Sevgilisi gidip de tek başına kaldığı saatlerde, yahut evden hiç çıkmayacağını söylediği günlerde, onu bu ev içinde düşünmek itiyadını aldı. Nuran'ın hayat çerçevelerinden en mühimine sahip olduğu için, artık genç kadının düşüncesi onu hiç bırakmıyordu. Nuran'ı bahçedeki nar ağacının dibinde, kahvaltı masasında tasavvur etmek, yahut kendi eliyle düzelttiği çiçek tarhlarının arasında, saçları, başının üstüne bir iki firkete ile toplanmış, beyaz sabahlığı Pompei fresklerini andıran kıvrımlarla vücudunun inhinalarını kavramış geziniyor düşünmek, Mümtaz'ın yalnızlığını başka türlü dolduran hazlar oluyordu.
Reklam
24) John Stuart Mill “Büyümek için Yer Açın”
Çocukluğunuz boyunca diğer çocuklardan ayrı tutulduğunuzu hayal edin. Zamanınızı oyun oynayarak geçireceğinize, özel hoca eşliğinde Yunanca ve cebir öğreniyor ya da oldukça zeki yetişkinlerle konuşuyorsunuz. Acaba nasıl biri olurdunuz? (Ben hep bunu merak etmişimdir) John Stuart Mill’in (1806-73) başına gelen böyle bir şeydi. Ona bir eğitim
Sayfa 208Kitabı okudu
Ve farkına vardı ki bencillikten, tensellikten tamamen arınmış olan aşk, içinde bütün yumuşaklığı, muazzamlığı ve ilahiliğiyle hissetmek istediği aşk Françoise kadar yaşlı akrabaları, hizmetkârları ve doktoru da kapsıyordu; şimdi bütün canlıların ruhuna benzeyen ruhu Honoré’yi onlarla birleştiriyor ve Françoise’a da onlara bağlandığı sevgiyle bağlanıyordu, Françoise ’a ayrı bir aşk beslemiyordu artık. Bundan bir üzüntü duyması bile imkânsızdı, çünkü sadece ona yönelen bir aşk, hatta bir tercih fikri tamamen yok olmuştu.
Bir başkasının kara günleri üzerine mutlu bir hayat kurulabilir mi?
Mutluluğu doğuran yalnız sevginin insana tattırdığı hazlar değildir; aynı zamanda gönlün huzura kavuşmasıdır. Ardında şerefsiz, merhametsiz, insanlığa uymaz bir davranışın hatırası yatan gönül, nasıl kendi kendinden hoşnut olabilir? İnsanın kendi mutluluğu için kaçıp gitmesi yeter mi insanın mutlu olmasına? Ne biçim mutluluktur o ki bir başkasını mutsuz kılmadan var olamıyor? Diyelim ki bütün insanlığı sevindirecek, bütün insanları barışa, esenliğe kavuşturacak bir amaç ardında koşmaktasınız. Diyelim ki bu amaca ulaşabilmek için tek bir insanı işkenceler içinde öldürmek gerekli, hatta kaçınılmaz bir şarttır. Büyük bir insan mesela bir Shakespeare olmasın bu adam, alelade namuslu ihtiyarın biri olsun; körükörüne inandığı, pek öyle derinden tanımadığı, fakat sevip saydığı, başının tacı ettiği yanında yaşamaktan sevinç duyduğu genç bir kadının kocası olsun. Bütün yapacağınız bu adamı rezil etmek, yerin dibine batırmak, işkecelere salmaktır. Adamın ayaklar altına alınan onuru, sevdiğinden ayrı düşmesinin yürek acısı üzerine siz bütün insanlığın geleceğini, mutluluğunu kuracaksınız... Yapar mısınız? Buna razı olur musunuz? İşte meselenin can damarı! Diktiğiniz yapının temellerinde bu acı yattıkça, diktiğiniz yapının temellerinde önemsiz bir insanın, ama haksız yere, fütursuzca hayatı paralanmış bir insanın üzüntüsü yattıkça, yapıda oturacak olanların kendilerine sunduğunuz mutluluğu sizin elinizden almaya çalışacaklarını aklınızdan geçirebilir misiniz? Hepsi dünyanın sonuna dek o mutluluk içinde yaşayacak olsalar bile onlardan bunu bekleyebilir misiniz?
Sayfa 80 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Akıldan ayrı ve genel olarak haz en büyük düzmecedir (alazonistaton) ve en büyük hazlar ge­nellikle gülünç ve çirkin olmaya yatkındır.
Reklam
Bağımlılık tedavisiyle yapılan ilginç bir deney şöyle: Bir deney hayvanını bir kafese tek başına koyup, içebileceği iki ayrı suyun hayvana sunulduğunu hayal edelim. Sulardan birisi normal suyken, diğer su kanabisli su olsun. Hayvan kafeste tek başınayken, o an kendisine haz verecek tek şey kanabis olduğu için kanabisli suyu içmeyi tercih ediyor. Kafese şayet dört erkek dört dişi hayvan koyulursa ve hayvanlar birbirleriyle kolayca iletişim kurabiliyor, rahat bir şekilde cinsel aktivitelerde bulunabiliyorlarsa bu defa hayvanlar normal olan suyu içmeyi tercih ediyorlar. Zira, sosyal iletişim ve cinsellik, kanabisin verdiği hazdan daha büyük bir haz. Bu deney bize şunu anlatıyor: Birey çevresindeki alternatifler içerisinde kendisine dopaminerjik olarak en yüksek hazzı yaratacak eylemi tercih eder. Dolayısıyla, bağımlılığın en kolay tedavi yöntemi, sosyal iletişim, sosyal birliktelik ve yeni hazlar oluşturmaktır. Halbuki bizler bugün çoğunlukla bağımlı bireyleri ötekileştirerek onları bağımlı olukları maddenin kucağına itiyoruz...
Sayfa 155
“Deniz toprak gibi gökyüzünden ayrı değildir; göğün renkleriyle daima uyum içindedir, en ufak ton farkından bile etkilenir. Güneşin altında ışık saçar ve her akşam güneşle birlikte adeta ölür. Güneş yok olduğunda deniz onu özlemeye devam eder, tekdüze bir karanlığa gömülen toprağın aksine güneşin ışıklı hatırasını bir süre korur. Bu denizin hüzünlü yansımalarının saatidir...”
Nuran’ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzuu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran’ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla.
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş, senden ayrı kalmam gerekti!
Sayfa 139 - Yapı Kredi Yayınları, 2018, III. BasımKitabı okudu
85 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.