Bir gün, huzura gelen sahabiden bir zat Resul aleyhisselama (Ya Resulallah! Evlat üzerine ana hakkımı büyük, baba hakkı mı büyüktür?) diyerek sual eyledi. İki cihan serveri saadetle buyurdular :
«Evlad üzerinde ana hakkı, baba hakkından büyüktür.) Bu sual üç defa tekrar olundu.Üç suale de cevaben: Ana hakkı, baba hakkından büyüktür.) buyurdular.Dördüncü sualde, (Baba hakkı büyüktür) dediler.O zat sordu: (Ya Resulallah!Neden anaya üç,babaya ise bir hak verdiniz?)Cevaben: (Annen seni dokuz ay on gün karnında taşıdı,sonra doğurdu.Sonra senin için uykulanı terketti,seni emzirdi,üç sene seni kucağında taşıdı,altını temizledi.Yedi sene sırtında taşıyıp,onsekiz sene senin çamaşırlarını yıkadı, yemeğini pişirdi önüne koydu,seni merak edip yollarını gözledi.Baban ise senin yiyeceğini getirmiş,giyeceğini temin etmiştir. Ana ile mukayeseye imkan var mıdır?)
O sahabi yine, kelama devam edip: (Ben de ya Resulallah, anamın bana yaptığı yardımdan,hizmetten daha çok ona hizmet etsem acaba hakkını ödeyebilir miyim?) sualine, Resulullah: (Bir gecelik hakkını bile ödeyemezsin.) buyurdular. (Neden ya Resulallah, ben de senelerdir anamı sırtımda taşıyor,onun altını temizliyor,yemeğini pişirip yediriyorum.Yaşarsa aynı hizmetlerine bakacağım) dediğinde: (Aranızda bir fark kalıyor ki, anan seni yaşasın diye baktı,sen ananın ölümünü bekliyorsun) buyurdular.
Vay olsun onlara, azab olsun şu kimselere ki, analarını kırdılar,onları incittiler de,ateşe girmeye müstehak oldular.Müjdeler olsun, kutlu olsun şu zümreye ki, analarını hoşnud edip,Allahı razı kıldılar,Cennete dahil oldular.